OT İLAÇLARINA (HERBİSİT) KARŞI DİRENÇ OLUŞUMU VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER

15 11 2018

17 Nisan 2010

Yasin Emre KİTİŞ 1            Engin YÜCEL 2

1 Süleyman Demirel Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, ISPARTA

2 Harran Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, ŞANLIURFA

Tarım alanlarını genişletmenin zor olduğu günümüz koşullarında, birim alandan elde edilen ürünün kalite ve miktarını artırmak, bunu yaparken de tarımın sürdürülebilirliğini göz önünde bulundurmak, artan dünya nüfusunun beslenmesi açısından oldukça önemlidir. Bunun için yetiştiricilikte uygulamaya konulan yeni tekniklerin yanı sıra kültür bitkilerinde önemli verim kayıplarına sebep olan hastalık, böcek ve yabancı otların mücadelesinde de önemli adımlar atılmıştır. Ancak söz konusu zararlıların mücadelesinde, özellikle entensif tarım yapılan alanlarda, uygulamasının kolay olması, kısa sürede etki göstermesi ve diğer yöntemlere göre ucuz olması nedeniyle daha çok kimyasal mücadele metotları tercih edilmektedir. Bu da yoğun pestisit kullanımına bağlı olarak, toprakta, suda ve gıda maddelerinde kalıntı sorunu oluşması, hedef dışı organizmaların olumsuz yönde etkilenmesi, çevre kirliliğinin artması ve segetal florada değişikliklerin meydana gelmesi gibi, gerek çevre, gerekse insan sağlığı bakımından çeşitli sorunları beraberinde getirmektedir. Bunlara ek olarak, zararlı gruplarının pestisitlere karşı direnç kazanması, son yıllarda karşımıza çıkan önemli problemlerden biridir.

Tarım ilaçlarının kullanımı 1940’lardan sonra oldukça hızlı bir şekilde artmış ve geliştirilen yeni tarım teknikleri ile birlikte, iş gücünün pahalılaşması tarım ilaçları arasında herbisitlerin daha fazla kullanılmasına neden olmuştur. Nitekim bugün tüm dünyada kullanılan pestisitlerin %43’ünü herbisitler oluşturmaktadır (Hopkins, 1989). Bu da yabancı otların herbisitlere karşı göstermiş olduğu dayanıklılıkta önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Yabancı otların herbisitlere karşı oluşturduğu direnç ya da dayanıklılık; bir bitkinin değişik kimyasal sınıflardan herbisitlere, sahip olduğu genetik özellikler sayesinde karşı koyabilme özelliği olarak tanımlanır. Bu iki şekilde oluşur. Birincisi, o kimyasal gruba dayanıklılığı sağlayan gen ya da gen gruplarına daha önceden sahip olan bitkilerin aynı türe ait populasyon içerisinde doğal seleksiyon yoluyla baskın hale gelmesi şeklindedir. İkincisi ise, aşırı ve sık herbisit kullanımına bağlı olarak, bitkilerde meydana gelen mutasyonlar sonucu ortaya çıkar (Anonim, 2002). Bir bitki herbisitlere karşı 3 şekilde dayanıklılık gösterir; birincisi, bitki, herbisitin etkili olduğu hedef enzimi daha fazla miktarda üretir. İkincisi, bitki bünyesi içerisinde herbisitin etkili olduğu enzimin yerine aynı görevi yapan farklı bir enzim sentezlenir. Üçüncüsü ise, bitki metabolizma faliyetlerini artırarak, bünyesinde bulunan herbisiti detoksifiye eder (Moss, 2002). Her üç etki mekanizması da yukarıda bahsedildiği üzere bitkide daha önceden var olan ya da daha sonra mutasyonlar sonucu ortaya çıkan gen ya da gen grupları tarafından gerçekleştirilir.

Bugün tüm dünyada 115’i çift çenekli, 80’i tek çenekli olmak üzere toplam 195 yabancı ot türünde dayanıklılık tespit edilmiştir (Anonim, 2010). Dayanıklı yabancı ot türleri en fazla, başta buğday olmak üzere, arpa, mısır, çeltik ve soya fasulyesi gibi tarla bitkileri içerisinde görülmektedir (Heap ve LeBaron, 2001). Dünyada dayanıklılık probleminin en fazla görüldüğü ülkelere baktığımızda, A.B.D., Kanada, Avustralya, İngiltere, Fransa, Almanya ve İspanya gibi entensif tarım yapılan ve yoğun tarım ilacı kullanan ülkelerin başı çektiğini görmekteyiz. Ülkemizde ise şu ana kadar 4 yabancı ot türünde dayanıklılık tespit edilmiştir. Tespit edilen türlerin hepsi Çukurova Bölgesi buğday ekim alanlarında rapor edilmiştir (Uludağ ve ark., 2001; Uludağ ve ark., 2003; Yücel, 2004; Avcı ve ark., 2009). Dikkat edileceği üzere, ülkemizde saptanan dayanıklı yabancı ot türleri, herbisit kullanımının en yoğun olduğu bölgelerden biri olan Çukurova Bölgesi’nde saptanmıştır. Ülkemizde herbisitlere karşı direnç geliştirmiş yabancı ot türünün maalesef daha fazla sayıda olduğu tahmin edilmektedir. Ancak şu ana kadar bunları belirleyecek sayıda çalışma yapılmadığı gibi, bu konuda yetişmiş eleman sayısı da çok azdır.

Herbisitlere karşı dayanıklılığın oluşmasındaki en büyük faktör, özellikle monokültür tarım yapılan alanlarda aynı herbisitin ya da aynı etki mekanizmasına sahip herbisitlerin sık ve arka arkaya kullanılmasıdır (Moss, 2002). Bu nedenle dayanıklılığın önlenmesindeki en önemli hususlardan biri, etki mekanizması farklı herbisitleri rotasyona sokmaktır. Aynı etki mekanizmasına sahip herbisitler aynı alanda en fazla 2 kez araka arkaya uygulanmalıdır. Herbisitlere karşı dayanıklılığın önlenmesinde dikkat edilmesi gereken diğer önemli bir nokta kültür bitkilerine ekim nöbeti uygulamaktır. Aynı alanda yetiştirilen kültür bitkisinin değişmesiyle, o kültür bitkisine ait yabancı ot populasyonu, bunlara karşı kullanılan herbisitler ve uygulanan kültürel işlemler de değişecektir. Böylece bir alana belirli bir yabancı ot grubunun yerleşmesi ve bunlara karşı devamlı aynı herbisitlerin kullanılması engellenmiş olacaktır. Bunun yanı sıra zorunlu olmadıkça herbisitler kullanılmamalı ve uygun olan yerlerde mekanik yabancı ot kontrol yöntemleri ile herbisitler kombine edilerek, ilaç kullanımı azaltılmalıdır. Herbisitlere karşı dayanıklılığın engellenmesi ile ilgili yukarda bahsedilen önlemlere ek olarak şunlar söylenebilir: Minimum doz çalışmaları yapılarak, herbisitlerin etkili oldukları minimum uygulama dozları tespit edilmelidir. Yabancı otların ekonomik zarar eşikleri belirlenmeli ve herbisitler bu eşikler baz alınarak uygulanmalıdır. Kritik periyot çalışmaları yapılarak, sadece gerekli olduğu dönemde herbisit uygulaması yapılmalıdır. Toprak işleme ve hasat ekipmanlarının tarlalardan çıkarılmadan önce temizlenmesi ile de dayanıklı yabancı ot tohumlarının yayılması büyük ölçüde engellenebilir.

Dayanıklılığın erken dönemde fark edilmesi ve önlem alınması da dayanıklılığın gelişmesini önlemede oldukça önemlidir. Herhangi bir yabancı ot türünün bir herbisit ya da herbisit grubuna karşı dayanıklılık oluşturduğu pratikte şu şekilde anlaşılabilir: İlaçlama esnasında bir uygulama hatası yapılmamış ise, aynı tarlada aynı türe ait yabancı otlardan bir kısmı herbisit uygulaması sonucu ölmüş, diğer bir kısmı hala canlı ise, muhtemelen canlı kalan bitkilerde bir dayanıklılık söz konusudur. Eğer böyle bir durum söz konusu ise, dayanıklı birey sayısının daha fazla artmaması için yukarıda bahsedilen önlemlere dikkatle uyulmalı ve canlı kalan yabancı otlar başka yöntemler kullanılarak, tohum bağlamadan en kısa zamanda yok edilmelidir. Ancak bu şekilde olası bir dayanıklılığın önüne geçilebilir. Bunun için de herbisit uygulamalarını takiben sık aralıklarla arazi gözlemlerinin yapılması dayanıklılığın erken dönemde tespiti açısından oldukça önemlidir.

Unutulmamalıdır ki dayanıklılık bir kez oluşmuşsa bunu geriye döndürmek mümkün değildir ve aynı herbisitiler yoğun ve sık kullanılmaya devam edildikçe dayanıklı bireylerin sayısı katlanarak artacak, önce tarlalara sonra bölgeye hakim olacaktır. Geniş alanlarda ve bazı kültürlerde herbisitlere alternatif bir kontrol yönteminin şu an için olmadığı, etki mekanizması farklı yeni bir herbisit keşfetmenin çok zor olduğu, dayanıklı türlerden akraba türlere gen kaçışlarının olduğu ve bu yabancı otlara ait tohumların toprakta yıllarca canlı kaldığı düşünülürse, bir süre sonra baş edilemez süper yabancı otların ortama hakim olması kaçınılmaz olacaktır.

KAYNAKLAR
Anonim, 2002. HRAC (Herbicide Resistance Action Committee) Web Sitesi. http://www.hracglobal.com
Anonim, 2010. http://www.weedscience.org/In.asp
Avcı, Ç., Bozdoğan, O., Uygur, F.N., 2009. Çukurova Bölgesi buğday ekim alanlarında görülen önemli yabancı otların buğday herbisitlerine karşı dayanıklılığının araştırılması. Türkiye III. Bitki Koruma Kongresi, Van, 292.s.
Heap, I. ve LeBaron, H., 2001. Introduction and Overiew of Resistanace. In: Herbicide Resistance and World Grains (S.B. Powles and D.L. Shaner, Editors), pp. 1-22, New York, USA, CRC Press, 308p.
Hopkins, W.L., 1989. A global evaluation of new herbicide activity: 1984-1988 It is changing dynamics and look at it’s future direction. BCPC, Weeds 1: 231-236.
Moss, S.R., 2002. Herbicide Resistant Weeds. Weed Management Handbook, 225-252 s.
Uludağ, A., Nemli, Y., Rubin, B., 2001. Yabani Yulafta (Avena sterilis L.) Cladinofopa Dayanıklılık Üzerine Çalışmalar. Türkiye III. Herboloji Kongresi Bildiri Özetleri, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, Ankara.
Uludağ, A., Temel, N., Nemli, Y., 2003. APP-resistant Black Grass (Alopecurus myosuroides) in Turkey. Proceedings of 7th EWRS Mediterranean Symposium, Adana / Turkey
Yücel, E., 2004. Çukurova Bölgesi Buğday Ekim Alanlarında Sorun Olan Kısır Yabani Yulaf (Avena sterilis L.)’ın Bazı Herbisitlere Karşı Ortaya Çıkan Dayanıklılık Sorunlarının Araştırılması. Çukurova Üni. Fen Bilimleri Enst. Yüksek Lisans Tezi, Adana, 67 s.

KAYNAK: KİTİŞ Y.E., YÜCEL E., 2010. Ot İlaçlarına (Herbisit) Karşı Direnç Oluşumu ve Alınması Gereken Önlemler. Ekoloji Magazin, Sayı: 27, 84-89 s.

pdf1

İndir / download