PLASTİK TOPRAK ÖRTÜLERİNİN YABANCI OT KONTROLÜ VE DOMATES VERİMİNE ETKİLERİ

16 01 2019

EFFECTS OF PLASTIC SOIL COVERS ON WEED CONTROL AND TOMATO YIELD

Yasin Emre KİTİŞ1             Gürsel KARACA2

1Akdeniz Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, II. Blok, 07058, Antalya, Turkey

2Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Isparta, Turkey

ÖZET

Bu çalışmada, plastik toprak örtüsü kullanımının domates verimini ve yabancı ot gelişimini nasıl etkilediği araştırılmıştır. Bu amaçla, açıkta yetiştirilen domates bitkilerinin altına 20 mikron kalınlığında şeffaf ve siyah renkli polietilen toprak örtüleri serilmiştir. Belirli aralıklarla gözlemler yapılarak, polietilen örtü uygulamasının yabancı ot gelişimine etkisi kontrole göre kıyaslanmıştır. Kontrole göre siyah örtü uygulamasında %94.3, şeffaf örtü uygulamasında ise %51.6 oranında yabancı ot kontrolü sağlanmıştır. Verim ve ilgili parametrelerin de araştırıldığı çalışmada; En yüksek verim (9752.1 kg/da) şeffaf örtü uygulamasından elde edilmiştir. Meyve ağırlığı (125.5 g) ve kuru madde oranı (%3.17) bakımından en yüksek değerler siyah örtü uygulamasından, meyve asitliği (4.5) ve delinme direnci (1.49 kg/cm²) bakımından en yüksek değerler kontrolden, kök ağırlığı (59.2 g) ve toprak sıcaklığı bakımından en yüksek değerler ise şeffaf örtü uygulamasından elde edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Domates, yabancı ot kontrolü, malçlama

ABSTRACT

In this study, it was investigated that how the use of plastic soil cover affects the tomato yield and weed development. For this purpose, 20 micron thick transparent and black colored polyethylene soil covers were laid under the tomatoes grown in the open field. By observations at certain intervals, the effect of polyethylene covering application on weed development was compared to the control. According to the control, black polyethylene application provided 94.3% and transparent polyethylene provided 51.6% weed control. In the study that investigated the yield and related parameters; the highest yield (9752.1 kg / da) was obtained from transparent cover application. The highest values in terms of fruit weight (125.5 g) and dry matter proportion (3.17%) were obtained from black cover application. While the highest values for fruit acidity (pH 4.5) and penetration resistance (1.49 kg / cm²) were obtained from the control, the highest values for root weight (59.2 g) and soil temperature were obtained from transparent cover application.

Keywords: Tomato, weed control, mulching

pdf1

İndir / download





Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO)

13 11 2018

03 Haziran 2009

Gen – Etiği Değiştirilmiş Organizmalar                                    

Dr. Y. Emre KİTİŞ

Artan dünya nüfusu, azalan tarım alanları diye başlar pek çok makale. Ben de öyle başladım. Yanlış da değil. Evet dünya nüfusu hızla artmakta, buna karşılık tarım alanlarımız gün geçtikçe azalmakta ama “artan nufusun beslenmesi” gerekçe gösterilerek, dünyaya gözlerini açan yeni neslin belki de hayatları karartılıyor. İnsanoğlu onlarca yıldır klasik ıslah yöntemleri ile bitkilerdeki ve hayvanlardaki istenilen özellikleri ön plana çıkararak üretiyor. Ama bunu yaparken canlının doğasına müdahale etmiyordu. Gen teknolojilerinin gelişmesiyle beraber canlıların DNA’sında gizli olan ve her biri bir özelliği karakterize eden “gen” adını verdiğimiz kromozom parçaları üzerinde oynanmaya başlandı. Bu sayede artık istediğimiz özellikler bitkilere ya da hayvanlara kolayca aktarılabiliyor, klasik ıslahta kaybedilen onca zamana karşılık çok kısa sürede yeni mutantlar elde edilebiliyor. Bu değişikler bazen çok masum olabilirken bazen de çok ekstrem noktalara kayabiliyor. Bugün genetiği değiştirilmiş organizmalarla ilgili yapılan çalışmaların % 70’inden fazlası herbisitlere dayanıklı transgenik bitkiler üzerine yoğunlaşmış durumda. Yani bir bitkinin belirli bir sınıftan zehirli bir kimyasal maddeye karşı koyabilme özelliği geliştiriliyor. Bu kimyasal madde öyle bir madde ki yeşil olan ne varsa öldürüyor. İşte bu sayede tek bir ilaç kullanarak, bütün yabancı otlardan kurtuluyoruz ama bizim kültür bitkimiz sahip olduğu transforme-genler sayesinde hayatta kalıyor. Bu teknolojinin sahibi firmalarda bu sayede daha az pestisit kullanılacağını söyleyerek bizleri avutuyor. Ama nedense aynı karter grupları genleriyle oynanmış bu mutant bitkilere ait ürünlerin insanlar üzerinde ne gibi olumsuz etkilere sebep olabileceğini söylemiyor ya da söylemek istemiyor. Bugün genetiği değiştirilmiş oganizmalar (GDO)’ın yan etkileri ile ilgili pek çok araştırma yapılıyor. İnsan sağlığı üzerine olumsuz etkileri ispatlanmadığı söylense de GDO’lu bitkilerden ve hayvanlardan elde edilen ürünlerin meydana getirebileceği risklerin başında alerji gelmektedir. Son yıllarda özellikle çocuklar ve gençlerde artan alerjik reaksiyonlara dikkat çekmek istiyorum. Allerjinin dışında toksisite, kansorejenlik, antibiyotiğe dayanıklılık ve besin değerinde azalma gibi pek çok potansiyel risklerin olduğu ve bu riskleri doğrular nitelikte pek çok çalışmanın rapor edildiğini belirtmek isterim. GDO’lu ürünlerin sadece sağlık riskleri değil aynı zamanda çevresel risklerinin de olduğu bir gerçektir. Örneğin GDO’lu bitkilerin kalıntılarındaki toksik maddelerin toprağa ve suya geçtiğine ilişkin çok sayıda araştırma sonucu bulunmaktadır. Bt geni eklenmiş mısır bitkileri üzerinde beslenen faydalı böcek türlerinin ve hatta bu böceklerle beslenen arı ve kuşların ölüdüğüne dair raporlar mevcuttur. Benzer şekilde virüslere dayanıklı GDO’lu bitkilerin, başka virüs tiplerinin ortaya çıkmasına neden olabileceği deneysel olarak kanıtlanmıştır. Virüs genleri, diğer virüs ve retrovirüslerin genleri ile karışabilmekte, bunun sonucunda da patojeniteleri artmış yeni virüsler oluşabilmektedir. Herbisitlere dayanıklılık genlerinin GDO’lu bitkilerden çapraz döllenme yoluyla akraba yabancı ot türlerine geçtiğine ilişkin resmi raporlar yayınlanmıştır. GDO’lar içerisinde en yaygın kullanılanın herbisitlere dayanıklı transgenik bitkiler (HDTB) olduğu düşünülürse, işin vehametinin ne derece büyük olduğu ortadadır. HDTB’in neredeyse tamamı tek tip total herbisite karşı dayanıklılık geni içermektedir. Akraba yabancı ot türlerinin bu herbisite karşı dayanıklılık geliştirmesi, bu yabancı otlara karşı mücadele şansını büyük oranda ortadan kaldırmakta ve bunların agroekosistem içerisinde baş edilemez süper yabancı otlar olarak karşımıza çıkmasına neden olmaktadır. Bugün Arjantin’de HDTB yüzünden 1 milyon Ha alanda yabancı ot mücadelesinin yapılamaz hale geldiği bildirilmektedir. Ayrıca yabani floradaki gen değişimleri, onların gen kaynağı olarak değerlendirilmesini imkansız hale getirecektir. Yabancı otlarda herbisitlere karşı oluşan direnç gen kaçışlarının dışında sürekli aynı herbisitin (Transgenik bitkinin dayanıklı olduğu herbisit) kullanılmasıyla bir süre sonra oluşacak mutasyonlar sonucunda da ortaya çıkacaktır. Nitekim bugün tüm dünyada HDTB’de en yaygın kullanılan herbisit olan “glyphosate” karşı 16 yabancı ot türünde dayanıklılık tespit edilmiştir.

Bu işin bir de sosyo-ekonomik yönü bulunmaktadır. GDO’lu ürünlerin içerdikleri terminatör gen nedeniyle tohumluk üretimi yapılamamaktadır. Bu nedenle çiftçiler her yıl aynı ürünü satın almak zorundadır. Bu da dışa bağımlılık yaratacaktır. GDO’lu ürünlerin yaygınlaştırılmaya çalışılması zamanla yerel çeşitlerin kaybolmasına neden olacaktır.

Aslında bütün bu sayılanlardan öte birer canlı olan bitki ve hayvanlara olan saygımızı yitirmememiz gerekiyor. İnsan olarak bizler ne kadar saygıyı hak ediyorsak bizim dışımızdaki diğer canlılarında bu saygıyı o kadar hak ettiğini düşünüyorum. Aslında bu makaleyi yazmaya karar verdiğimde bitkiye saygı, hayvana saygı, doğaya saygı ve tabi insana saygı ve etik anlayışıyla kalemi elime aldım. Ama herhalde biraz da hızımı alamayıp GDO’nun ayıplarına giriverdim. İnsanlar üzerinde de genetik çalışmalar yapılıyor. Ama daha saklı, gizli bunu hepimiz biliyoruz. Ama şu soruyu kendimize sormamız gerekir. Bir dönem birilerinin ütopyasında olduğu gibi üstün ırk yaratma veya çeşitli özellikler bakımından üstün ama birbirinin aynı insanları klonlayıp çoğaltsak, sizce nasıl olur? Eminim birçoğunuz için düşünmesi bile ürkütücü. Ama GDO ile bitkiler ve hayvanlar aleminde bunu yapıyoruz. Canlıları kendi isteklerimiz doğrultusunda evirip çevirip hilkat garibeleri yaratıyoruz. Bu dünyada bizim ne kadar yaşamaya hakkımız varsa diğer canlılarında o kadar yaşamaya hakkı olduğunu unutuyor, varlığımızın ve doğallığımızın diğer canlıların varlığı ve doğallıyla var olduğunu unutuyor, etik davranmıyor genetiği değiştiriyoruz.

Genetiği değiştirilmemiş ürünler üretmek ve tüketmek dileğiyle.

Bu makale Ekin dergisinin 27. Sayısında basılmıştır.

Kaynak:  KİTİŞ Y.E., 2010. Gen-Etiği Değiştirilmiş Organizmalar. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi Yayın Organı Ekin Bülteni Sayı: 27, 5-6 s.





INVESTIGATION OF THE EFFECTS OF DIFFIRENT COLORED PLASTIC MULCH APPLICATIONS ON WEED CONTROL IN TOMATO CULTIVATION

2 11 2018

SUMMARY

This study was conducted for determine of different colored plastic mulch covers on weed control. In the experiment, five different colored (blue, green, red, clear and black) polyethylene mulch covers with 20 μm thickness were compared with unmulched control. In the experimental area, a total of 15 weed species belonging to 8 different families were identified. These included 1 monocotyledoneous and 7 dicotyledoneous families. Most dominant species are henbit (Lamium amplexicaule L.), common purslane (Portulaca oleracea L.), field bindweed (Convolvulus arvensis L.) and redroot pigweed (Amaranthus retroflexus L.) in identified species. All mulch applications suppressed growing of the weeds. However the best weed control was obtained by the black mulch application. Black-colored mulch reduced the weed density and weed coverage at the rate of 95.43 % and 97.08 % respectively at the end of the experiment compared to control. All of the different colored mulch covers increased soil temperature than unmulched control. But the highest increase of soil temperature was determined at the clear mulch treatment.

 Key Words : Coloured mulch, control, tomato, weed

DOMATES YETİŞTİRİCİLİĞİNDE FARKLI RENKTE PLASTİK MALÇ UYGULAMALARININ YABANCI OT KONTROLÜNE ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI

ÖZET

 Bu çalışma, açıkta domates yetiştiriciliğinde farklı renkteki plastik malç örtülerinin yabancı ot kontrolüne etkisini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Denemede 20 μm kalınlığında mavi, yeşil, kırmızı, şeffaf ve siyah olmak üzere beş farklı renkte polietilen malç örtüsü malçsız kontrole göre kıyaslanmıştır. Deneme alanında 1 monokotiledon ve 7 dikotiledon olmak üzere 8 familyaya ait toplam 15 yabancı ot türü tespit edilmiştir. Tespit edilen türler içerisinde en baskın olanları; ballıbaba (Lamium amplexicaule L.), semizotu (Portulaca oleracea L.), tarla sarmaşığı (Convolvulus arvensis L.) ve kırmızı köklü tilki kuyruğu (Amaranthus retroflexus L.)’dur. Tüm malç uygulamaları yabancı otların gelişimini baskı altına almıştır. Ancak en iyi yabancı ot kontrolü siyah malç uygulamasından elde edilmiştir. Siyah renkli malç deneme sonunda kontrole oranla yabancı ot sayısını % 95.43, yabancı ot kaplama alanını % 97.08 oranında azaltmıştır. Farklı renkteki malç örtülerinin hepsi toprak sıcaklığını malçsız kontrole göre artırmıştır. Ancak toprak sıcaklığındaki en yüksek artış şeffaf malç uygulamasında saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler : Domates, mücadele, renkli malç, yabancı ot

pdf1

İndir / download





Determination of The Weed Species, Their Observation Frequencies and Densities, in Tomato Fields in Isparta Province of Turkey

2 11 2018

Abstract 

The study was carried out to determine the weed species, their observation frequency, density and ground covers in tomato fields in Isparta province of Turkey in 2000 and 2001. Surveys were done in 154 tomato fields. On each field, four 1 m2 areas were observed weeds within these areas were identified and counted. The frequency and density of weed species were then calculated. As a result of the survey in tomato fields, a total of 167 weed species belonging to 33 different families were identified. These  included 1 cryptogame, 1 monocotyledoneous and 31 dicotyledoneous species. Among the weed species recorded Amaranthus retroflexus L. was defined as the most common species with a frequency of 94.81 %, followed by Chenopodium album L. and Convolvulus arvensis L. with a frequency of 77.19 % and 56.14 % respectively.

Keywords : Weed, tomato, survey, Isparta

Isparta ili domates ekim alanlarındaki yabancı otların, yaygınlık ve yoğunluklarının saptanması

Özet 

Çalışma Isparta ili domates ekim alanlarındaki yabancı otların, rastlama sıklıklarının, yoğunluklarının ve kaplama alanlarının belirlenmesi amacıyla 2000 ve 2001 yıllarında yürütülmüştür. İlçe bazında ekim alanları dikkate alınarak ve bölgeyi temsil edecek şekilde seçilen toplam 154 domates ekim alanında survey yapılmıştır. Her tarlada, o tarlayı temsil edecek şekilde 4 kez 1m2’lik çerçeve kullanılarak, yabancı otlar sayılmış, m2’deki yoğunlukları ve kaplama alanları belirlenmiştir. Çalışma sonucunda Isparta ili domates ekim alanlarında 1 tohumsuz, 1 tek çenekli (monokotiledon) ve 31 çift çenekli (dikotiledon) olmak üzere 33 familyaya ait toplam 167 yabancı ot türü saptanmıştır. Bu türlerden Amaranthus retroflexus L. % 94.81’lik rastlama sıklığı ile en çok rastlanan yabancı ot türü olurken, % 90.91 rastlama sıklığı ile Chenopodium album L. 2. ve % 75.97 rastalama sıklığı ile Convolvulus arvensis L. 3. sırada yer almıştır.

Anahtar Kelimeler : Yabancı ot, domates, Isparta

pdf1

İndir / download





Patateste Canavar Otu Problemi

18 04 2017

Yrd. Doç. Dr. Yasin Emre KİTİŞ

Akdeniz Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Antalya

Patates ülkemizde ve dünyada en fazla tüketilen temel besin kaynaklarından biridir. Besin değerinin yüksek oluşunun yanı sıra, endüstri amaçlı kullanımı da patatesin önemi artırmaktadır. Patates yetiştiriciliğinde, bazı virüs hastalıkları ve patates böceği gibi zararlılar üretimi sınırlayan önemli faktörlerdendir. Ancak patatesin en az bunlar kadar zararlı bir başka düşmanı vardır. Canavar otu adını verdiğimiz tam parazit bitki olan Orobanche türleri bugün patates üretimini tehdit eden önemli unsurların başında gelmektedir. Orobanche cinsi, tümü tam parazit olan 100’ün üzerinde tür içerir, fakat bunlardan çok azı ekonomik olarak önemlidir. Ülkemizde 36 türü bilinen canavar otunun dört türü ekonomik olarak önemlidir. Bunlardan patateste sorun olan canavar otu türleri; mavi çiçekli canavar otu (O. ramosa L.) ve mısırlı canavar otu (O. aegyptiaca Pers.) adı verilen türlerdir. Bu parazit bitkiler tohumla çoğalırlar ve çimlendikten sonra emeç adı verilen yapılar yardımıyla konukçu bitkinin köklerine yapışır ve epidermisi delerek içeri girerler. Konukçu bitkinin köklerinden giriş yapan canavar otu, iletim demetlerinden su, mineral madde ve fotosentez ürünlerini sömürmeye başlar. Konukçu bitki içerisinde adeta bir kanser gibi giderek büyür, gelişir ve kendi yapı ve organlarını oluşturur. Bu şekilde patatesi son derece zayıf düşürür ve hatta yumru oluşumunu tamamen engelleyebilir. Canavar otunun yoğun olduğu patates tarlalarında verim kaybının %100’e ulaşabildiği belirtilmiştir [1]. Ülkemizde özellikle yayla kesiminde yapılan patates yetiştiriciliğinde canavar otu problemine rastlandığı gözlenmektedir. Bununla ilgili ilk kayıt Ödemiş (İzmir) ilçesinin yayla kesimindeki (Bozdağ) patates tarlalarına aittir [2]. Daha sonra Şuhut (Afyonkarahisar) ilçesinin yoğun patates yetiştiriciliği yapılan bazı köylerinde canavar otunun (O. ramosa) önemli ölçüde sorun olduğu ve bu konuda üreticilerden gelen yoğun şikâyetlerin bulunduğu belirlenmiştir [3]. Yine ülkesel canavar otu projesi kapsamında yapılan survey çalışmaları neticesinde Niğde, Nevşehir, Tokat ve Ordu illerinde ki patates tarlalarında da O. ramosa’ya rastlandığı bilinmektedir [4]. Yüksek kesimlerde bulunan diğer bölgelerde ki patates tarlalarında da canavar otunun problem olma ihtimali yüksektir. Ancak bu konuda daha ayrıntılı saha çalışmalarına ihtiyaç vardır.

Patateste Görülen Canavar Otu Türlerinin Özellikleri

Ülkemizde patates tarlalarında görülen her iki canavar otu türü de görünüş bakımından birbirine benzer. Bu türlerin en dikkat çekici özelliği çiçek rengi olup, en çok mavi-eflatun renginde olur. Çiçek rengi bitkinin bulunduğu yere ve ortam şartlarına göre değişiklik gösterebilir. Beyaza yakın açık lavanta renginden mora kadar değişiklik gösterebilir (Şekil 1). Bilindiği üzere bu tür bitkilerin kökleri yoktur ve konukçu bitkinin (patates) köküne kaynaşmış vaziyettedir. Toprak yüzeyine çıkan, gövde adını verebileceğimiz yapılar genelde dallanma gösterir ve gruplar halinde çıkar. Tohumlar kapsül adını verdiğimiz yapılar içerisinde oluşur ve tek bir bitki 10 binin üzerinde tohum oluşturabilir. Tohum kabuğu oldukça kalın olup, olumsuz çevre şartlarına oldukça dayanıklıdır. Bu sayede, tohumları toprakta 10-12 yıl canlılığını yitirmeden kalabilir ve konukçusu olan bitki türü tekrar ekildiğinde çimlenerek enfekte eder.

Canavar Otları İle Mücadele

  • Canavar otlarının temiz alanlara bulaşmasını engellemek çok önemlidir. Çünkü bulaştıktan sonra o alandan tamamen arındırmak çok zordur. Bu türler en fazla tarım aletleri ile taşınmaktadır. Bu nedenle enfekteli alanda çalışan alet ve ekipmanın mutlaka temizlenmesi gerekmektedir. Özellikle traktör lastiklerine yapışan toprakla, çok sayıda tohum taşınmaktadır. Tohumları çok küçük olduğu için kültür bitkisi tohumları ile karışabilmektedir. Bu nedenle temiz ve sertifikalı tohum kullanmak gerekir.
  • Çok bulaşık tarlalarda derin sürüm (45-50 cm) yapılarak, canavar otu tohumlarının dibe düşmesi sağlanabilir. Hafif bünyeli (kumlu) topraklarda bu yöntem daha başarılı sonuç vermektedir.
  • Parazit yabancı otlarla mücadelede en etkili yollardan biri dayanıklı çeşit kullanmaktır. Bakla, mercimek, nohut ve ayçiçeğinde (özellikle yağlık çeşitler) dayanıklı çeşitler bulunmakla birlikte, maalesef bugün için patateste canavar otuna dayanıklı bir çeşit söz konusu değildir.
  • Özellikle küçük alanlarda toprak yüzeyine çıkan canavar otu sürgünleri tohum bağlamadan elle toplanıp, yakılmalıdır. Bu sayede binlerce tohumun toprağa dökülmesi ve daha sonra ki yıllarda canavar otu yoğunluğunun artması engellenmiş olur.
  • Tuzak ya da yakalayıcı bitkiler ekmek, canavar otlarının topraktaki tohum miktarını azaltır. Tuzak bitkiler canavar otunun konukçusu olmadığı halde tohumlarının çimlenmesini teşvik eden türlerdir. Konukçu kültür bitkisi ekilmeden önce bu bitkiler ekilerek, tohumların çimlenmesi sağlanır. Çimlenen tohumlar tuzak bitkiyi enfekte edemediği için kısa bir süre sonra ölür. Yaptığımız çalışmalarda yazlık olarak mısırın (Zea mays) kışlık olarak ise yulafın (Avena sativa) canavar otu tohumlarının çimlenmesini en fazla teşvik ettiği saptanmıştır [5]. Keten (Linum usitatissimum) bitkisi de bu amaçla kullanılmaktadır. Yakalayıcı bitkiler ise canavar otunun konukçusudur. Bu bitkiler ekildikten 6-8 hafta sonra sürülerek toprağa karıştırılır. Böylece canavar otu tohum bağlayamadan elimine edilir. Yakalayıcı bitkilerden beklenen sonucun alınabilmesi için oldukça sık ekim yapılması gerekir.
  • Canavar otunun konukçusu olmayan kültür bitkilerinin ekim nöbetine alınması, topraktaki tohum rezervinin azaltılmasında kısmen etkilidir. Ancak canavar otu tohumları 10 yıldan fazla toprakta canlı kalmaktadır. Bu nedenle, ekim nöbeti içerisine tuzak bitkilerin alınması mücadele şansını artırır.
  • Sıcak bölgelerde yapılan solarizasyon uygulamaları canavar otu tohumlarının canlılığını yitirmesinde etkili olmaktadır. Ancak sırta dikim yapılıyorsa sırtların solarizasyondan önce yapılması ve solarizasyondan sonra toprağın karıştırılmaması son derece önemlidir.
  • Canavar otlarının ilaçlı mücadelesi ile ilgili çok sayıda araştırma yapılmış olup, rimsulfuron gibi çeşitli herbisitlerin etkinliğinden bahsedilmektedir. Ancak ülkemizde tütün, ayçiçeği ve kırmızı mercimek dışında canavar otlarına karşı ruhsatlı bir herbisit bulunmamaktadır.
  • Canavar otlarının biyolojik mücadelesinde bazı böcek (Phytomyza orobanchia) ve fungus türlerinin (Fusarium oxysporum) ümitvar sonuçlar verdiği bildirilmektedir [6,7].
  • Yukarıda sayılan mücadele yöntemlerinin mümkün olduğunca birlikte entegre edilerek uygulanması başarı şansını artırmaktadır.

Kaynak: KİTİŞ, Y.E. 2015. Patateste Canavar Otu Problemi. Agrotime, 13, 24-25. Makalenin orjinalini indirmek için tıklayınız.

Kaynaklar
[1] Dongola, G.M., 2008. Orobanche problems and management in vegetable crops in Khartoum state. Sudan Academy of Sciences, Sudan, PhD thesis, 72 p.
[2] Nemli, Y., Demirkan, H., Türkseven, S., Kaçan, K., Uludağ, A., 2004. Ege bölgesi patates alanlarında canavar otu (Orobanche spp.) sorunu, yoğunluğunun saptanması ve bazı mücadele önerileri. Türkiye I. Bitki Koruma Kongresi, 254. S
[3] Kitiş, Y.E., Akkaya, A., 2013. Şuhut (Afyonkarahisar) İlçesi Patates Dikim Alanlarında Görülen Canavar Otu Türlerinin Yaygınlık ve Yoğunluklarının Belirlenmesi ve Yapılmakta Olan Bazı Tarımsal Uygulamaların Canavar Otu Problemine Etkisinin Araştırılması. Patates Zararlı Organizmaları Sempozyumu, 4-7 Kasım 2013 Ankara, 26.s.
[4] Aksoy, E., Arslan, Z.F., Arslan, M., Başaran, S., Boz, Ö., Bozdoğan, O., Bükün, B., Büyükkarakuş, L., Doğan, M.N., Eymirli, S., Işık, D., Kadıoğlu, İ., Kaya, E., Koloren, O., Mennan, H., Öğüt, D., Ozaslan, C., Ruşen, M., Temel, N., Tetik, Ö., Tursun, N., Uygur, S., Uygur, F.N., Üstüner, T., Üremiş, İ., Yazlık, A., 2011. Türkiye’de canavar otu türlerinin (Orobanche spp.) dağılımlarının haritalanmasıyla ilgili araştırmalar. Türkiye IV. Bitki Koruma Kongresi, 146. s
[5] Kitiş, Y.E., Grenz, J., Sauerborn, J., 2011. Canavar Otu (Orobanche spp.) Tohumlarının Çimlenmesi Üzerine Bazı Tahıl Kök Salgılarının Teşvik Edici Özelliğinin Araştırılması. Türkiye IV. Bitki Koruma Kongresi, 147.s
[6] Kohlschmid, E., Sauerborn, J., Müller-Stöver, D., 2009. Impact of Fusarium oxysporum on the holoparasitic weed Phelipanche ramosa: biocontrol efficacy under field-grown conditions. Weed Research, 49(1), 56-65.
[7] Klein, O., Kroschel, J., 2002. Biological control of Orobanche spp. with Phytomyza orobanchia, a review. BioControl, 47, 245-277.




Robotlarla Yabancı Ot Kontrolü

30 12 2014

Osman ÇAVUŞOĞLU    &    Yasin Emre KİTİŞ

Akdeniz Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Antalya


Yabancı otlar tarımsal üretimde ki en önemli problemlerden birini teşkil etmekte ve kültür bitkilerinde önemli verim ve kalite kayıplarına sebep olmaktadır.  Bu nedenle yabancı otlarla mücadele amacıyla geliştirilmiş çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Tarım alanlarında yabancı ot mücadelesi amacıyla uygulamasının kolay olması, kısa sürede etki göstermesi, insan işgücünü azaltması gibi nedenlerden dolayı en fazla kimyasal mücadele metodları (herbisitler-ot ilaçları) tercih edilmektedir. Ancak bu uygulamalar yapılırken de genelde herbisitler kaplama ilaçlama şeklinde tüm alana (toprağa ya da bitkinin üzerine) uygulanmaktadır. Dolayısıyla yabancı otun olmadığı yerlere de ilaç düşmektedir. Bu da gereğinden fazla ve hedef dışına ilaç atılmasına sebep olmaktadır.  Bunun sonucunda insan ve çevre sağlığı ciddi şekilde tehdit edilmekte, su kaynakları kirlenmekte, hedef dışı organizmalar zarar görmekte ve benzeri birçok olumsuzluk meydana gelmektedir. Bu olumsuzlukları en aza indirebilmek için daha az zararlı ve fakat etkili alternatif metodların kullanılması zorunlu hale gelmiştir. Belirli bir alana özgü (site spesifik)  uygulama esasına dayanan robotik yabancı ot kontrolü bu alternatif metodlardan birisidir. Bu yöntemde robot olarak tanımlayabileceğimiz, uzaktan algılama veya sensör teknolojilerine sahip araçlar kullanılmaktadır. Sistemin nasıl çalıştığını anlamak için bazı teknik terimlerin tanımlanması gerekir.

Değişken Düzeyli Uygulama (DDU) (Variable Rate Application)

Robotlarla yabancı ot kontrolünün temeli DDU’ya dayanmaktadır. Önce değişken (arazide bulunan yabancı otlar), sonra girdiler (herbisit, alev, lazer vb.) belirlendikten sonra bu değişkenlik dikkate alınarak ihtiyaç duyulan yere ihtiyaç duyulan miktarda uygulama yapmaya DDU denir. DDU ile yabancı otların arazi üzerindeki dağılımına bakılarak sadece yabancı otların bulunduğu bölgelere uygulama yapılmakta, diğer alanlar ise uygulamanın olumsuz etkilerinden korunmaktadır.  Robotik yabancı ot kontrolünde kullanılan iki farklı DDU metodu vardır.

1- Harita Esaslı (Map Based) DDU ile Yabancı Ot Kontrolü

Bu sistemde yabancı ot mücadelesi iki aşamada gerçekleşmektedir. İlk olarak arazide yabancı otların bulunduğu noktaların haritası çıkartılır. Bunun için üzerinde uydu esaslı konum belirleme sistemi bulunan bir arazi aracı ile veya küçük arazilerde GPS ile yürünerek tarlanın değişik kısımlarında bulunan yabancı otların haritası çıkarılır.  Böylece arazide yabancı otların bulunduğu kısımlar işaretlenmiş olur. Daha sonra, veri tabanına söz konusu uygulama haritası yüklenmiş DDU sistemi bulunan bir pülverizatörle veya bu iş için özel olarak geliştirilmiş bir araç (robot) ile arazide sadece yabancı otun bulunduğu noktalara uygulama (herbisit, alev, lazer, vb.) yapılır.

Harita esaslı uygulama yapılırken mutlaka küresel navigasyon uydu sistemleri (GNSS) ‘nden yararlanılır. GLONASS, Galileo, Beideu/Compass, IRNSS gibi çeşitli GNSS sistemleri bulunmasına rağmen en yaygın olarak kullanılan sistem ABD tarafından geliştirilmiş olan GPS’dir.

2- Algılayıcı (Sensör) Esaslı DDU ile Yabancı Ot Mücadelesi

Bu yöntemde yabancı ot bulunan kısımların yani değişkenliğin belirlenmesi ve herbisit, lazer, alev gibi girdilerin uygulanması aynı anda gerçekleşmektedir. Yabancı otlarla mücadele amacıyla geliştirilen sensör esaslı sistemlerin bünyesinde bulunan bir algılayıcı (genellikle sistemin önünde bulunur) yabancı otların yerini anlık olarak tespit etmekte ve bu bilgiyi arka tarafta bulunan bilgisayardan aldığı sinyallere göre açma/kapama esasına dayalı olarak çalışan uygulama bölümüne iletmektedir. Bu bölüm de yabancı otun var olduğu sinyalini aldığı zaman uygulanacak olan girdiyi anlık olarak istenilen alana yani yabancı otun bulunduğu bölgeye uygulamaktadır. Kısacası; algılayıcı esaslı çalışan sistemler arazide sıra üzerinde dolaşarak saniyeden daha kısa sürede kültür bitkileri arasındaki yabancı otları tespit etmekte ve üzerine uygulama yapabilmektedirler.  Bu yöntemde kendi arasında iki kısma ayrılır.

2.1. Yansıma (Reflection) Esaslı Optik Algılayıcılardan Yararlanılarak Yabancı Ot Kontrolü

Her cismin, üzerine gelen ışığı yansıtma oranı birbirinden farklıdır. İşte bu özellikten yararlanılarak geliştirilen sistemlerde, bir ışık kaynağı ve cisimlerden yansıyan ışığı (elektromanyetik spektrum) algılayan cihazlar bulunmaktadır. Böylece bir tarlada toprak, kültür bitkisi ve yabancı ot birbirinden ayırt edilebilmektedir. Neticede kültür bitkisinden farklı yansıma karakterine sahip diğer bitkiler yani yabancı otlar kolayca tespit edilmekte ve üzerlerine uygulama yapılabilmektedir.

2.2. Kamera Sisteminden Yararlanarak Görüntü İşleme (Image Processing) İle Yabancı Ot Kontrolü

Bu tip sistemlerin esası yabancı otun şekli ile kültür bitkisinin şeklinin kamera görüntüsünden yararlanılarak bilgisayar ortamında ayırt edilmesi esasına dayanmaktadır. İlk olarak sistemin önünde bulunan bir kamera ile alan taranır ve alandaki kültür bitkisi ve yabancı otların ham görüntüsü elde edilerek bilgisayar ortamına aktarılır. Bilgisayar ortamında yabancı ot ve kültür bitkisi arasındaki ikili görüntü; şekil, renk vb. morfolojik özelliklerinden yararlanarak analiz edilir. Daha sonra yabancı ot ve kültür bitkisinin her bir özelliği ayrı ayrı çıkarılarak aralarındaki ayrım yapılır ve kültür bitkilerinin aralarındaki yabancı otların yerleri tespit edilir. Yabancı otların yeri tespit edildikten sonra sistemin arkasında bulunan uygulama bölgesine iletilen sinyallerle hedef noktaya uygulama yapılır.

Sonuç

90’lı yıllardan bu yana gerek harita esaslı yöntemle gerekse sensör bazlı sistemlerle değişken düzeyli yabancı ot mücadelesi konusunda birçok araştırma yapılmış ve başarılı sonuçlar alınmıştır. Ancak bugün için söz konusu yöntemin pratikte yaygın olarak kullanıldığı söylemek mümkün değildir. Ülkemizde de henüz araştırma seviyesindedir. Bu iki yöntem içerisinde, sensör tabanlı sistemlerin, yabancı otu arazide anlık olarak tanıması ve üzerine uygulama yapması büyük avantaj sağlamaktadır. Harita esaslı sistemlerde, yöntemin iki aşamalı çalışması ve arazide her bir yabancı otun GPS ile yerinin tespit edilmesi gibi büyük bir iş gücü gerektirmesi ve ayrıca haritanın çıkarılması ile uygulama arasında geçen süre zarfında, yeni yabancı ot çıkışlarının olması ve bunların göz ardı edilmesi gibi sıkıntıları mevcuttur. Kültür bitkisi içerisinde ki yabancı otlara karşı uygulanacak mücadelede, sensör bazlı sistemler daha kullanışlıdır. Söz konusu yöntemlerin her ikisi de atılan ilaç miktarını ya da uygulanan diğer girdileri önemli ölçüde azaltmaktadır. Çevre duyarlılığının arttığı toplumlarda, hassas tarım teknolojilerinin gelişmesine paralel olarak pestisit ve diğer girdi kullanımını azaltan robotik mücadele yöntemlerinin de gelişeceği ve yaygınlaşacağı bir gerçektir.

Kaynak: ÇAVUŞOĞLU, O. KİTİŞ, Y.E. 2014. Robotlarla Yabancı Ot Kontrolü. Agrotime, 12, 78-79.

İndir

İndir


Makalenin Yazımında Yararlanılan Kaynaklar

Biller R.H.,1998. Reduced İnput of Herbicides by use of Optoelectronic Sensor. Journal of Agricultural Engineering Recearch, 71(4): 357-362

Feyaerts, F., and Gool, L.V., 2001. Multi-spectral vision system for weed detection. Pattern Recognition Letters, 22: 667-674.

Keskin M., S.G. Keskin.,2012. Hassas Tarım Teknolojileri Mustafa Kemal Üniversitesi Yayınları No:35 212 s., Hatay.

Burgoz-Artizzu X., P., A. Ribeiro,M. Guijarro, G. Pajares, 2010. Real-time image processing for crop/weed discrimination in maize fields, Computers and Electronics in Agriculture 75, 337–346





Buğday Kültüründe Bitki Paraziti Nematodlara Konukçuluk Eden Yabancı Otların Araştırılması

11 02 2014

Türkiye V. Bitki Koruma Kongresi

3-5 Şubat 2014, Antalya

Buğday Kültüründe Bitki Paraziti Nematodlara Konukçuluk Eden Yabancı Otların Araştırılması

Mehmet Ali Söğüt1*        Tolga Çolakoğlu1         Fatma Gül Göze1        Yasin Emre Kitiş2

1 Süleyman Demirel Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, ISPARTA

2 Akdeniz Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, ANTALYA

* Sorumlu yazar: mehmetsogut@sdu.edu.tr

Buğday tarlasında bulunan yabancı otların vejetasyon süresince farklı mevsimlerde bitki paraziti nematodlara konukçuluk potansiyelleri araştırılmıştır. Çalışma, 10 da büyüklüğündeki buğday tarlasında yürütülmüş ve çalışma süresince tarlaya pestisit uygulaması yapılmamıştır. Tarla 4 eşit parsele bölünmüş ve her bir parselde buğday bitkilerinden ve yoğun olarak bulunan yabancı otlardan toprak ve kök örnekleri ilkbahar, yaz ve sonbahar dönemlerinde alınmıştır. Örnekleme, her parselin 4 farklı noktasından yapılmıştır. Nematodlar, Geliştirilmiş Baermann huni yöntemine göre analiz edilmiş ve bitki paraziti nematod yoğunlukları cins düzeyinde belirlenmiştir.  Deneme alanında 15 farklı yabancı ot türü ve Pratylenchus, Pratylenchoides, Helicotylenchus, Paratylenchus, Geocenamus ve Tylenchus nematod cinsleri tespit edilmiştir. Pratylenchus ve Pratylenchoides buğday bitkisinde tüm örnekleme dönemlerinde yüksek yoğunlukta bulunmuştur. Pratylenchus cinsi, Anthemis arvensis, Secale cereale’de yaz, Galium aparine’de ise ilkbahar örneklemesinde yoğun bulunmuştur. Pratylenchoides cinsi Acroptilon repens’te tüm örnekleme dönemlerinde, S. Cereale’de ilkbahar ve yaz örneklemesinde, G. Aperine ve Adonis aestivalis bitkilerinde ilkbaharda, Lamium amplexicaule, Bifora radians ve Silene conoidea bitkilerinde yaz örneklemesinde toprak ve köklerinde tespit edilmiştir. Ayrıca, Pratylenchoides cinsi Onobrychis viciifolia, Sinapis arvensis, A. arvensis ve Hirschfeldia incana bitkileriden alınan toprak örneklerinde düşük yoğunluklarda bulunmuştur. Ektoparazit nematodlardan Paratylenchus spp. O. viciifolia’da ilkbahar ve yaz örneklemelerinde yüksek yoğunlukta bulunmuştur. Geocenomus spp.  ise S. conoidea ve S. cereale’de yaz örneklemesinde düşük yoğunlukta popülasyon oluşturmuştur. Raphanus raphanistrum bitkisinin toprak ve kök bölgesinden alınan hiçbir örnekte bitki paraziti nematod tespit edilmemiştir. Consolida orientalis, A. aestivalis, Descurainia sophia ve Chondrilla juncea bitkilerinin toprak ve köklerinde çok düşük yoğunluklarda bitki paraziti nematod tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Konukçu uygunluğu, Bitki paraziti nematodlar, Buğday kültürü, Yabancı ot,

 Investigation of weeds hosted plant parasitic nematodes in wheat culture

 Host potential of plant parasitic nematodes on weed found in a field of wheat culture in a different season during the vegetation period was investigated in the years of 2010 and 2011. The study was carried out in a 10 da size of wheat field and no pesticide application during the study. The field was divided into four equal plots. Soil and root samples were collected from wheat and weeds found intensively in four different points of the each plot in the field in spring, summer and fall season. Plant parasitic nematodes were analyzed by using Modified Baermann Funnel Technique and counted in the genus level.Fifteen weed species and six plant parasitic nematodes were determined in intensive level in the wheat culture. The genera of Pratylenchus, Pratylenchoides, Helicotylenchus, Paratylenchus, Geocenamus and Tylenchus were found common parasitic nematodes. And also, Pratylenchus and Pratylenchoides had high densities in wheat root and soil in all season. Pratylenchus was obtained form root and soil of Anthemis arvensis and Secale cereale in summer and Galium aparine in spring season in a high density. Pratylenchoides formed high population in Acroptilon repens in all season. Pratylenchoides was also found in a high population level in S. cereale in spring and summer, in G. aperine and Adonis aestivalis in spring, in Lamium amplexicaule, Bifora radians and Silene conoidea in summer. However, Pratylenchoides had extremely low density on Onobrychis viciifolia, Sinapis arvensis, A. arvensis and Hirschfeldia incana. Ectoparasitic nematode, Paratylenchus formed in a high density population on O. viciifolia in spring and summer. Geocenomus extracted from S. conoidea and S. cereale in a low density. Plant parasitic nematodes were not detected in the root zone of Raphanus raphanistrum. Also, nematodes had the lowest density on Consolida orientalis, A. aestivalis, Descurainia sophia and Chondrilla juncea.

Key Words: Host suitability, plant parasitic nematodes, weed, wheat

Kaynak: SÖĞÜT, M.A., ÇOLAKOĞLU, T., GÖZE, F.G., KİTİŞ, Y.E., 2014. Buğday Kültüründe Bitki Paraziti Nematodlara Konukçuluk Eden Yabancı Otların Araştırılması. Türkiye V. Bitki Koruma Kongresi, 3-5 Şubat 2014, Antalya, 167. s.

İndir / download

İndir / download





Şuhut (Afyonkarahisar) ilçesi patates dikim alanlarında görülen canavar otu türlerinin yaygınlık ve yoğunluklarının belirlenmesi ve yapılmakta olan bazı tarımsal uygulamaların canavar otu problemine etkisinin araştırılması

28 11 2013

Patates Zararlı Organizmalar Sempozyumu Bildirileri

04-07 Kasım 2013, Ankara

Şuhut (Afyonkarahisar) ilçesi patates dikim alanlarında görülen canavar otu türlerinin yaygınlık ve yoğunluklarının belirlenmesi ve yapılmakta olan bazı tarımsal uygulamaların canavar otu problemine etkisinin araştırılması

 Yasin Emre KİTİŞ 1*     Ali AKKAYA 2

1Akdeniz Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Antalya

2Süleyman Demirel Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Isparta

*Sorumlu yazar (corresponding author) e-mail: emrekitis@yahoo.com

Afyonkarahisar, Niğde ve İzmir’den sonra ülkemizde patatesin en çok üretildiği üçüncü ildir. Şuhut ilçesi ise %29’luk payla ilde en fazla patatesin yetiştirildiği ikinci ilçedir. Son yıllarda ilçedeki patates üreticilerinden canavar otuyla ilgili şikâyetler gelmeye başlamıştır. Bilindiği üzere Orobanche türleri, içerisinde patatesin de bulunduğu birçok konukçu kültür bitkisinde tam parazit olarak yaşamakta ve çok önemli verim kayıplarına sebep olmaktadır. Bu nedenle Şuhut ilçesi patates tarlalarındaki canavar otu probleminin ve üreticiler tarafından tatbik edilen bazı tarımsal uygulamaların canavar otu yoğunluğuna etkisini belirlenmek amacıyla 2012 yılında survey ve anket çalışmaları yürütülmüştür. Çalışmalar, ilçedeki toplam patates dikim alanının %70’ini kapsayan ilçe merkezi dahil olmak üzere toplam sekiz köyde yapılmıştır. Survey çalışmaları, canavar otu sürgünlerinin çıkış yaptığı Ağustos-Eylül aylarında toplam 50 tarlada yürütülmüştür. Her tarlada tesadüfen seçilen 1 dekarlık alan içerisinde toplam sekiz kez ¼ m2’lik çerçeve atılmış ve içerisine giren canavar otları sayılmıştır. Ayrıca survey yapılan tarlalardan teşhis için canavar otu örnekleri alınmıştır. Survey yapılan tarla sahipleri ile yapmakta oldukları tarımsal uygulamalar hakkında bilgi almak amacıyla 15 sorudan oluşan bir anket çalışması yürütülmüştür. Çalışma sonucunda patates tarlalarındaki tek canavar otu türünün Orobanche ramosa L. olduğu görülmüştür. O.ramosa’nın rastlanma sıklığı %14, ilçedeki ortalama yoğunluğu ise 3.61 adet/m2 olarak belirlenmiştir. Türün en yaygın olduğu köy Yarışlı köyü olup, bu köyde girilen tüm tarlalarda canavar otuna rastlanmıştır ve m2’de ki ortalama yoğunluğu 34 adet olarak belirlenmiştir. Anket sorularına verilen cevaplar değerlendirildiğinde, canavar otu popülasyonunu etkileyebilecek tarımsal uygulamalar ile canavar otunun mevcut yoğunluğu ve dağılışı arasında anlamlı bir korelasyon kurulamamıştır. Ancak hayvan gübresi kullanılan ve pullukla derin sürüm yapılan hafif bünyeli tarlalarda canavar otu yoğunluğunun bir önceki yıla nazaran azaldığı sonucu ortaya çıkmıştır.

Anahtar Kelimeler: Patates, canavar otu, Orobanche ramosa, kültürel önlemler

Determination of the Prevalence and Density of Broomrape Species in Potato Fields of the Şuhut (Afyonkarahisar) District and Investigation of the Effect of Some Agricultural Practices on Broomrape Problem

Afyonkarahisar is the third most potato producer province after provinces of Niğde and İzmir. Şuhut is also second most potato producer district in the province with a share of 29%. The complaints have begun to arrive about broomrape from potato producer of the district in recent years. Orobanche species are obligate parasite in many host crops including potato and cause very important yield loses. Because of this, surveys were conducted to determine the broomrape problems in potato fields of the Şuhut district and the effects of some agricultural practices using by growers in 2012. Surveys were conducted in eight villages including the district center where have 70% of total potato production area of the district. Surveys were carried out a total of 50 fields on August and September when broomrape shoots out. In each field, ¼ m2 frame laid a total of eight times in randomly selected one decare area and broomrape shoots in the frames were counted. Broomrape samples were also collected for identification in each survey field. A questionnaire consisting of 15 questions was conducted with the owner of the survey fields to obtain information about agricultural practices which carried out. The end of the work, Orobanche ramosa L. was found the only species in the potato fields. Observation frequency and average density of O. ramosa were found 14% and 3,61 shoot/m2 respectively in the district. The specie’s most common village is Yarışlı. In this village, broomrape was found in all survey fields and average density in square meter was found 34 numbers. According to evaluation of the responses to the questionnaire, a significant correlation was not established between potential effective agricultural practices on broomrape population and the current density and distribution of broomrape. But, broomrape population was found lower than one year before in the light textured fields that used in animal manure and deeply ploughed by plow.

Keywords: Potato, broomrape, Orobanche ramosa, cultural practices

Kaynak (Referance): KİTİŞ Y.E., AKKAYA, A., 2013. Şuhut (Afyonkarahisar) İlçesi Patates Dikim Alanlarında Görülen Canavar Otu Türlerinin Yaygınlık ve Yoğunluklarının Belirlenmesi ve Yapılmakta Olan Bazı Tarımsal Uygulamaların Canavar Otu Problemine Etkisinin Araştırılması. Patates Zararlı Organizmaları Sempozyumu, 4-7 Kasım 2013 Ankara, 26.s.

İndir / download

İndir / download

 





Investigation of allelopathic effect of some plant oils on germination of common vetch (Vicia sativa) and redroot pigweed (Amaranthus retroflexus)

1 07 2013

16th EWRS Symposium 2013, Samsun, Turkey

Investigation of allelopathic effect of some plant oils on germination of common vetch (Vicia sativa) and redroot pigweed (Amaranthus retroflexus)

Y.E. Kitiş, Y.E. Eser
Süleyman Demirel University, Faculty of Agriculture, Plant Protection Department,
32260 Isparta, Turkey
emrekitis@sdu.edu.tr

Common vetch (Vicia sativa L.) and redroot pigweed (Amaranthus retroflexus L.) are important weed species which are problem in many crops. In this study, allelopathic effects of plant oils belonging to different plant species on seed germination of common vetch and redroot pigweed were investigated. For this purpose, 12 different plant species (anise (Illicium verum Hook.f.), fennel (Foeniculum vulgare Mill.), castor oil plant (Ricinus communis L.), mustard (Brassica alba L.), black seed (Nigella sativa L.), clove (Syzygium aromaticum (L.) Merrill & Perry), eucalyptus (Eucalyptus globulus Labill.), peppermint (Mentha piperita L.), basil (Ocimum basilicum L.), orange (Citrus sinensis (L.) Osbeck.), grapefruit (Citrus paradisi Macfad.), lemon (Citrus limon (L.) Burm.f.))’s oils obtained by steam distillation and cold pressing methods were applied at various doses on seeds of these two weed species. Twenty-five seeds for common vetch and a hundred seeds for redroot pigweed put into each nine cm diameter sterile petri dishes. Different doses (0, 5µℓ, 10µℓ and 15µℓ) of plant oils were mixed with ten ml pure water and applied to petri dishes. Seeds of common vetch and redroot pigweed left to germinate at 20 °C and 30 °C, respectively. The seeds were counted on 3rd, 5th, 7th, 10th, 14th and 19th days from the beginning of the experiment and when their radicula length reached to 0,5 cm, accepted as germinated. As a result of the experiment, Amaranthus retroflexus was determined to be more sensitive to plant oils than Vicia sativa. The all plant oils (except Ricinus communis oil) inhibited germination of Amaranthus retroflexus at different ratios. Most effective plant oil was found Syzygium aromaticum against to redroot pigweed and M. piperita, I. verum, F. vulgare and O. basilicum was followed respectively. S. aromaticum oil reduced germination of Amaranthus retroflexus by 7%, 99% and 100% at the rate of 5µℓ, 10µℓ and 15µℓ, respectively. One of the most effective species was found Mentha piperita to redroot pigweed. The oil of peppermint reduced germination by 56%, 64% and 96% at the rate of 5µℓ, 10µℓ and 15µℓ, respectively. Vicia sativa was affected by just clove and peppermint oils. Reduction of germination by clove oil at the rate of 5µℓ, 10µℓ and 15µℓ was 96%, 96% and 100% respectively. Peppermint oil caused reduction of germination by 0%, 8% and 56% at the same ratio respectively. Efficacy ratio of the other species on germination of common vetch remained between 0% – 8% level at the highest dose. In conclusion, oil of Syzygium aromaticum was found the most effective plant oil among the tested plants for both weed species and it is promising that can be used in practice. Therefore, field experiments should be done.

Kaynak (Source): KİTİŞ Y.E., ESER, Y.E., 2013. Investigation of allelopathic effect of some plant oils on germination of common vetch (Vicia sativa) and redroot pigweed (Amaranthus retroflexus) 16th European Weed Research Society Symposium, 24-27 June 2013, Samsun/Turkey 173.

Symposium web site and program: https://www.ewrs2013.org/latest-news.aspx?id=30

İndir / download

İndir / download





.:: Diğer Yazılarım ::.

8 10 2012

Değişik zamanlarda yayınlanan ve burada yer almayan bazı yazılarıma aşağıdaki linklerden ulaşabilirsiniz.

KİTİŞ Y.E., 2009. Tarım İlaç ve Reçete Sistemi. Meyve Sebze Dünyası, Sayı: 22, 24-25 s.

KİTİŞ Y.E., 2009. Yeni Bir Teknoloji Ürünü: “Malç Tekstili”. Meyve Sebze Dünyası, Sayı: 23, 50 s.

KİTİŞ Y.E., 2010. Gen-Etiği Değiştirilmiş Organizmalar. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi Yayın Organı Ekin Bülteni Sayı: 27, 5-6 s.

KİTİŞ Y.E., 2010. Meyve Bahçelerinde Örtücü Bitki Kullanımı. Tarım Türk Dergisi, Sayı: 22, 36-38 s.

KİTİŞ Y.E., YÜCEL E., 2010. Ot İlaçlarına (Herbisit) Karşı Direnç Oluşumu ve Alınması Gereken Önlemler. Ekoloji Magazin, Sayı: 27, 84-89 s.

KİTİŞ Y.E., 2010. Yabancı Ot Mücadelesinde Yeni Bir Yöntem: “Alevleme”. Tarım Türk Dergisi, Sayı: 24, 52-54 s.

KİTİŞ Y.E., 2011. Çim Alanlarında Yabancı Ot Mücadelesi. Tarım Günlüğü Dergisi, Sayı: 2, 18-22 s.

KİTİŞ Y.E., UYGUR F.N., 2011. Yabancı Ot Mücadelesinde Allelopatinin Kullanımı. Tarım Türk Dergisi, Sayı: 29, 84-85 s.

KİTİŞ Y.E., 2011. Parazit Yabancı Otlar ve Mücadelesi. Tarım Günlüğü Dergisi, Sayı: 6, 34-42 s.

KİTİŞ, Y.E., 2012. Solarizasyon Nedir? Nasıl Uygulanır? Tarım Günlüğü Dergisi, Sayı: 10, 34-37 s.

KİTİŞ, Y.E., ONAT, O., 2012. Isparta İli ve Yakın Çevresindeki Bazı Önemli Tarihi Yapılarda Görülen Yabancı Ot Türleri. Süleyman Demirel Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Dergisi, 16(3), 333-341.

KİTİŞ Y.E., 2011. Mısır (Zea mays L.) Ekim Alanlarında Yeni Bir Yabancı Ot Kontrol Yöntemi: “Alevleme”. 9. Tarla Bitkileri Kongresi, 12-15 Eylül 2011 Bursa. 1813-1816. (3. cilt)