PLASTİK TOPRAK ÖRTÜLERİNİN YABANCI OT KONTROLÜ VE DOMATES VERİMİNE ETKİLERİ

16 01 2019

EFFECTS OF PLASTIC SOIL COVERS ON WEED CONTROL AND TOMATO YIELD

Yasin Emre KİTİŞ1             Gürsel KARACA2

1Akdeniz Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, II. Blok, 07058, Antalya, Turkey

2Isparta Uygulamalı Bilimler Üniversitesi, Tarım Bilimleri ve Teknolojileri Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Isparta, Turkey

ÖZET

Bu çalışmada, plastik toprak örtüsü kullanımının domates verimini ve yabancı ot gelişimini nasıl etkilediği araştırılmıştır. Bu amaçla, açıkta yetiştirilen domates bitkilerinin altına 20 mikron kalınlığında şeffaf ve siyah renkli polietilen toprak örtüleri serilmiştir. Belirli aralıklarla gözlemler yapılarak, polietilen örtü uygulamasının yabancı ot gelişimine etkisi kontrole göre kıyaslanmıştır. Kontrole göre siyah örtü uygulamasında %94.3, şeffaf örtü uygulamasında ise %51.6 oranında yabancı ot kontrolü sağlanmıştır. Verim ve ilgili parametrelerin de araştırıldığı çalışmada; En yüksek verim (9752.1 kg/da) şeffaf örtü uygulamasından elde edilmiştir. Meyve ağırlığı (125.5 g) ve kuru madde oranı (%3.17) bakımından en yüksek değerler siyah örtü uygulamasından, meyve asitliği (4.5) ve delinme direnci (1.49 kg/cm²) bakımından en yüksek değerler kontrolden, kök ağırlığı (59.2 g) ve toprak sıcaklığı bakımından en yüksek değerler ise şeffaf örtü uygulamasından elde edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Domates, yabancı ot kontrolü, malçlama

ABSTRACT

In this study, it was investigated that how the use of plastic soil cover affects the tomato yield and weed development. For this purpose, 20 micron thick transparent and black colored polyethylene soil covers were laid under the tomatoes grown in the open field. By observations at certain intervals, the effect of polyethylene covering application on weed development was compared to the control. According to the control, black polyethylene application provided 94.3% and transparent polyethylene provided 51.6% weed control. In the study that investigated the yield and related parameters; the highest yield (9752.1 kg / da) was obtained from transparent cover application. The highest values in terms of fruit weight (125.5 g) and dry matter proportion (3.17%) were obtained from black cover application. While the highest values for fruit acidity (pH 4.5) and penetration resistance (1.49 kg / cm²) were obtained from the control, the highest values for root weight (59.2 g) and soil temperature were obtained from transparent cover application.

Keywords: Tomato, weed control, mulching

pdf1

İndir / download





Yeni Bir Teknoloji Ürünü : “Malç Tekstili”

2 11 2018

19 Ekim 2009

Malç tekstilinin ne olduğunu anlatmadan önce bilmeyenler için “malçlama” nedir kısaca bahsetmek yerinde olur sanırım. Malçlama en kısa tanımıyla toprak yüzeyinin ışık geçirmeyen bir materyalle örtülmesidir. Bundaki amaç yabancı otların gelişmesini önlemektir. Tanımından da anlaşılacağı üzere, toprak yüzeyi ışık geçirmeyen bir materyalle örtülü olduğu için yabancı ot tohumları çimlenip toprak yüzeyine çıksa dahi fotosentez yapamadıkları için yaşamlarını devam ettirememektedirler. Bu bakımdan malçlama, ilaç kullanılmadan gerçekleştirilen en başarılı yabancı ot kontrol yöntemlerinden biridir. Malçlama amacıyla günümüzde daha çok siyah naylon (polietilen) örtüler kullanılmakla birlikte, organik ve inorganik pek çok materyal malçlama amacıyla kullanılabilir. Malç uygulamaları yabancı ot kontrolünün yanı sıra, toprak sıcaklığını muhafaza ederek, bitkinin gelişimini hızlandırır. Buharlaşma yoluyla topraktan su kaybını azaltarak, sulama sıklığını azaltır. Birçok sebze ve meyvede toprak kökenli bulaşmaları engeller. Ağır yağışlarla toprağın yıkanmasına mani olur.

Tüm bu özellikleri ile malçlama hem başarılı bir yabancı ot kontrol yöntemi, hem de önemli bir bitkisel üretim bileşeni olarak karşımıza çıkmaktadır.

Az öncede bahsettiğim gibi malçlama amacıyla pek çok materyal kullanılmakla birlikte, en fazla siyah ya da koyu renkli naylon örtüler kullanılmaktadır. Ancak naylonun delinme ve yırtılmaya karşı mukavemeti oldukça düşük olup, aynı örtü malzemesi genelde iki yıldan daha fazla kullanılamamaktadır. Ayrıca naylon örtülerin hava ve su geçirme özelliği olmadığından dolayı örtü altındaki havasız (anaerobik) koşullarda kültür bitkilerinde hastalık oluşturan bazı toprak kökenli patojenlerin arttığı bilinmektedir. İşte “malç tekstili” naylon örtülerin sahip olduğu dezavantajları ortadan kaldıracak yeni bir malçlama materyali olarak önümüzde durmaktadır. Peki nedir bu malzemenin özelliği? Malç tekstillerinin en büyük özelliği gözenekli bir yapıya sahip olmaları ve dolayısıyla hava ve suyun giriş çıkışına izin vermeleridir. Bu sayede toprak havasız kalmamakta ve bitkinin kök çevresinde anaerobik ortam oluşmamaktadır. Ayrıca naylon örtülerde faydalanılamayan yağmur sularından istifade edilmekte ve eğer arzu edilirse malçın üzerinden sulama yapılmasına imkan tanımaktadır. İkinci önemli özelliği ise, dayanımının yüksek olmasıdır. Örneğin naylon örtüler bir ya da iki yıl kullanılabilirken, malç tekstilleri kalınlığına bağlı olarak 4-5 yıl değiştirilmeden kullanılabilmektedir. Çünkü bu ürünlerin prosesinde yüksek mukavemet özelliğine sahip kompozit malzemeler kullanılmaktadır. Bu sayede özellikle meyve bahçeleri gibi çok yıllık kültürlerde bu materyal değiştirilmeden uzun süreli kullanılabilmektedir. Ayrıca arazide uygulanması ve toplanması naylon örtülere göre daha kolay olmaktadır.

Yaklaşık altı yıldır malç tekstilleri ile ilgili yaptığım çalışmalardan elde ettiğim sonuçları dikkate aldığımda, bu ürünün konvensiyonel polietilen malç örtülerine ciddi bir alternatif olacağını rahatlıkla söyleyebilirim. Ayrıca yapmış olduğum maliyet analizlerinden çıkan sonuç; malç tekstilinin uzun vadede naylon örtülerden daha ucuza mal olduğu yönündedir.

Malç tekstilleri uygulanırken, kültür bitkisinin türü (tek veya çok yıllık olması vb.), nerede uygulanacağı (açık alan, sera vb), bölgenin güneşlenme süresi ve ışık şiddeti, arazide kalması istenen süreye göre planlama yapılması gerekir. Bu faktörlere bağlı olarak kullanılacak örtü malzemesinin kalınlığı, genişliği ve dayanıklılığını artıran bileşenlerin oranı, dolayısıyla maliyeti değişmektedir.

Ülkemizde özellikle sebze yetiştiriciliğinde bilinir hale gelen malç uygulamalarının meyve bahçelerinde de yaygınlaştırılması gerekmektedir. Özellikle organik meyvecilikte bu daha büyük bir önem arz etmektedir. Bu bakımdan çok yıllık kültürlerde uzun ömürlü malç uygulamaları için malç tekstilleri hem avantajlı hem de ekonomik bir çözüm olabilir.

Kaynak: KİTİŞ Y.E., 2009. Yeni Bir Teknoloji Ürünü: “Malç Tekstili”. Meyve Sebze Dünyası, Sayı: 23, 50. s

pdf1

İndir / download





INVESTIGATION OF THE EFFECTS OF DIFFIRENT COLORED PLASTIC MULCH APPLICATIONS ON WEED CONTROL IN TOMATO CULTIVATION

2 11 2018

SUMMARY

This study was conducted for determine of different colored plastic mulch covers on weed control. In the experiment, five different colored (blue, green, red, clear and black) polyethylene mulch covers with 20 μm thickness were compared with unmulched control. In the experimental area, a total of 15 weed species belonging to 8 different families were identified. These included 1 monocotyledoneous and 7 dicotyledoneous families. Most dominant species are henbit (Lamium amplexicaule L.), common purslane (Portulaca oleracea L.), field bindweed (Convolvulus arvensis L.) and redroot pigweed (Amaranthus retroflexus L.) in identified species. All mulch applications suppressed growing of the weeds. However the best weed control was obtained by the black mulch application. Black-colored mulch reduced the weed density and weed coverage at the rate of 95.43 % and 97.08 % respectively at the end of the experiment compared to control. All of the different colored mulch covers increased soil temperature than unmulched control. But the highest increase of soil temperature was determined at the clear mulch treatment.

 Key Words : Coloured mulch, control, tomato, weed

DOMATES YETİŞTİRİCİLİĞİNDE FARKLI RENKTE PLASTİK MALÇ UYGULAMALARININ YABANCI OT KONTROLÜNE ETKİLERİNİN ARAŞTIRILMASI

ÖZET

 Bu çalışma, açıkta domates yetiştiriciliğinde farklı renkteki plastik malç örtülerinin yabancı ot kontrolüne etkisini belirlemek amacıyla yürütülmüştür. Denemede 20 μm kalınlığında mavi, yeşil, kırmızı, şeffaf ve siyah olmak üzere beş farklı renkte polietilen malç örtüsü malçsız kontrole göre kıyaslanmıştır. Deneme alanında 1 monokotiledon ve 7 dikotiledon olmak üzere 8 familyaya ait toplam 15 yabancı ot türü tespit edilmiştir. Tespit edilen türler içerisinde en baskın olanları; ballıbaba (Lamium amplexicaule L.), semizotu (Portulaca oleracea L.), tarla sarmaşığı (Convolvulus arvensis L.) ve kırmızı köklü tilki kuyruğu (Amaranthus retroflexus L.)’dur. Tüm malç uygulamaları yabancı otların gelişimini baskı altına almıştır. Ancak en iyi yabancı ot kontrolü siyah malç uygulamasından elde edilmiştir. Siyah renkli malç deneme sonunda kontrole oranla yabancı ot sayısını % 95.43, yabancı ot kaplama alanını % 97.08 oranında azaltmıştır. Farklı renkteki malç örtülerinin hepsi toprak sıcaklığını malçsız kontrole göre artırmıştır. Ancak toprak sıcaklığındaki en yüksek artış şeffaf malç uygulamasında saptanmıştır.

Anahtar Kelimeler : Domates, mücadele, renkli malç, yabancı ot

pdf1

İndir / download





Allelopathic effects of some essential plant oils on germination of some weed species

19 04 2017

Yasin Emre KİTİŞ1, Nadide GÖNENÇ2

1Akdeniz University Agricultural Faculty Plant Protection Department, Antalya, Turkey; emrekitis@akdeniz.edu.tr

2Suleyman Demirel University Agricultural Faculty Plant Protection Department, Isparta, Turkey

Abstract

Weeds are problem in many crops and they cause important yield and quality loss. To control weeds herbicides are used commonly. But the herbicides cause serious problems for human health and environment. Because of this, alternative weed control methods to chemical control are investigated. One of these methods is using natural allelochemicals instead of synthetic herbicides.  In this study, allelopathic effects of essential plant oils belonging to different plant species on seed germination of Vicia sativa (common vetch), Amaranthus retroflexus (redroot pigweed), Portulaca oleracea (purslane) and Lolium perenne (perennial rye grass) were investigated. For this purpose, four different plant species Pelargonium graveolens (rose geranium), Melaleuca alternifolia (tea-tree), Vitex agnus-castus (vitex) and Lavandula stoechas (topped lavender)’s oils obtained by steam distillation methods were applied at various doses on seeds of these four weed species. Twenty-five seeds for common vetch and a hundred seeds for others put into each nine cm diameter sterile petri dishes.  Three different doses (0, 5µℓ, 10µℓ and 15µℓ) of plant oils were mixed with ten ml pure water and applied to petri dishes. Seeds of V. sativa and L. perenne left to germinate at 22 °C and seeds of A. retroflexus and P. oleracea left to germinate at 30 °C. The seeds were counted on 3rd, 5th, 7th, 10th, 14th and 19th days from the beginning of the experiment and when their radicula length reached to 0,5 cm, accepted as germinated. The all essential oils used in the experiment effectively reduced germination ratio of A. retroflexus and L. perenne. The effect of plant oils on V. sativa and P. oleracea was found very low. L. perenne was determined to be more sensitive to plant oils than others. The most effective plant oil was found tea-tree oil. The essential oil of M. alternifolia reduced seed germination of L. perenne by 34%, 84% and 87% at the rate of 5µℓ, 10µℓ and 15µℓ, respectively. The second most effective plant oil was found rose geranium oil. This essential oil more reduced seed germination of L. perenne than others and inhibition of germination occurred by 36%, %74 and 85% at the rate of 5µℓ, 10µℓ and 15µℓ, respectively. The inhibition effects of topped lavender and vitex’s oil were found lower. Although vitex oil reduced germination ratio of A. retroflexus by 41% at the highest dose (15µℓ). When all the results are evaluated in general, tea-tree and rose geranium oils were found the most effective essential oils among the tested plants for redroot pigweed and perennial rye grass. The essential oils of these species can be used in practice. The results should be supported by field study.

Keywords: Allelopathy, alternative control, essential oil, germination

Kaynak: KİTİŞ, Y.E., GÖNENÇ, N., 2016. Allelopathic effects of some essential plant oils on germination of some weed species. 1st International Mediterranean Science and Engineering Congress, October 26-28, 2016, Adana/Turkey, 3741 pp.

İndir / download





Bazı Bitkisel Uçucu Yağların Adi Fiğ (Vicia sativa) ve Horozibiği (Amaranthus retroflexus) Tohumlarının Çimlenmesi Üzerine Allelopatik Etkileri

19 04 2017

Yasin Emre Kitiş1,     Halil Özkan2

1 Akdeniz Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, Antalya

2 Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, Isparta

emrekitis@akdeniz.edu.tr

 

Özet

Adi fiğ (Vicia sativa L.) ve horozibiği (Amaranthus retroflexus L.) birçok kültür bitkisinde sorun olan iki önemli yabancı ot türüdür. Bu çalışmada biberiye (Rosmarinus officinalis L.), zencefil (Zingiber officinale Roscoe) ve kekik (Origanum onites L.) bitkilerine ait uçucu yağların adi fiğ ve horozibiği tohumlarının çimlenmesi üzerine allelopatik etkileri araştırılmıştır. Denemede kullanılan uçucu yağlar; biberiyenin yaprakları, zencefilin taze rizomları, kekiğin ise çiçekli dallarından su buharı distilasyonu ile elde edilmiştir. Deneme tesadüf parselleri deneme desenine göre beş tekerrürlü kurulmuştur. Bunun için 9 cm çapındaki steril petri kaplarının tabanına çift katlı filtre kağıdı yerleştirilmiş ve her petriye adi fiğden 25’er, horozibiğinden 100’er tohum konmuştur. Söz konusu bitki yağlarının 5µℓ, 10µℓ ve 15µℓ lik dozları 10 ml saf su ile karıştırılarak petrilere uygulanmıştır. Kontrolde sadece saf su kullanılmıştır. Hazırlanan petriler adi fiğ için 22 °C, horozibiği için ise 30 °C’ye ayarlı inkübatörlere yerleştirilmiştir. Başlangıçtan itibaren 3., 5., 7., 10., 14. ve 19. günlerde sayımlar yapılmış ve radikula uzunluğu 0.5 cm’ye ulaşan tohumlar çimlenmiş kabul edilerek petrinin dışına alınmıştır. Uçucu yağların hiçbiri adi fiğ tohumlarının çimlenme oranını önemli ölçüde etkilememiştir. Sadece kekik yağının 10µℓ ve 15µℓ lik dozlarında gözle görülür bir azalma olmuş ancak istatistik açıdan fark bulunamamıştır. Horozibiğinde ise kekik ve zencefil yağlarının 10µℓ ve 15µℓ lik dozları çimlenmeyi inhibe etmiştir. Her iki uçucu yağın 5µℓ lik dozu etkili olmazken, 10µℓ ve 15µℓ de zencefil yağı sırasıyla; % 24,4 ve % 32,4, kekik yağı ise % 37,9 ve % 38,9 oranında çimlenmeyi azaltmıştır. Biberiye yağının her üç dozunda da horozibiği tohumlarının çimlenmesinde nispi bir azalma meydana gelse de istatistik açıdan önemli bulunmamıştır.

Anahtar Kelimeler: Allelopati, Biyoherbisit, Yabancı ot

 

Allelopathic Effects of Some Essential Plant Oils on Germination of Common Vetch (Vicia sativa) and Redroot Pigweed (Amaranthus retroflexus)

Abstract

Common vetch (Vicia sativa L.) and redroot pigweed (Amaranthus retroflexus L.) are important weed species which are problem in many crops. In this study, allelopathic effects of rosemary (Rosmarinus officinalis L.), ginger (Zingiber officinale Roscoe) and oregano (Origanum onites L.) essential oils on seed germination of common vetch and redroot pigweed were investigated. Essential oils used the experiment were obtained from rosemary leaves, fresh rhizomes of ginger and flowering branch of oregano by steam distillation. The experiment was set up with five replicates according to a randomized plot experimental design. Double layer filter paper was placed base of the 9 cm diameter sterile petri dishes and 25 seeds for common vetch and 100 seeds for redroot pigweed put into each petri dish. 5µℓ, 10µℓ and 15µℓ doses of the aforementioned plant oils were mixed with 10 ml pure water and applied to petri dishes. Only pure water was used in control. Seeds of common vetch and redroot pigweed left to germinate at 22 °C and 30 °C, respectively. The seeds were counted on 3rd, 5th, 7th, 10th, 14th and 19th days from the beginning of the experiment and their radicula length reached to 0.5 cm accepted as germinated. None of the essential oils affected germination of common vetch significantly. Only 10µℓ and 15µℓ doses of oregano oils visibly reduced germination but statistical difference was not found. In redroot pigweed, 10µℓ and 15µℓ doses of oregano and ginger oils inhibited germination. While 5µℓ dose both of essential oils were not affecting, 10µℓ and 15µℓ doses of ginger and oregano oils reduced germination at the rate of 24.4% – 32.4% and 37.9% – 38.9% respectively. Even though relative decrease occurred in redroot pigweed seed germination at the all doses of rosemary oil, there were not significant in terms of statistic.

Keywords: Allelopathy, Bioherbicide, Weed

Kaynak : KİTİŞ, Y.E., ÖZKAN, H., 2015. Bazı Bitkisel Uçucu Yağların Adi Fiğ (Vicia sativa) ve Horozibiği (Amaranthus retroflexus) Tohumlarının Çimlenmesi Üzerine Allelopatik Etkileri. Ulusal Botanik Kongresi, 25-28 Ağustos 2015, Afyonkarahisar. 66.s 

İndir / download





Robotlarla Yabancı Ot Kontrolü

30 12 2014

Osman ÇAVUŞOĞLU    &    Yasin Emre KİTİŞ

Akdeniz Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Antalya


Yabancı otlar tarımsal üretimde ki en önemli problemlerden birini teşkil etmekte ve kültür bitkilerinde önemli verim ve kalite kayıplarına sebep olmaktadır.  Bu nedenle yabancı otlarla mücadele amacıyla geliştirilmiş çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Tarım alanlarında yabancı ot mücadelesi amacıyla uygulamasının kolay olması, kısa sürede etki göstermesi, insan işgücünü azaltması gibi nedenlerden dolayı en fazla kimyasal mücadele metodları (herbisitler-ot ilaçları) tercih edilmektedir. Ancak bu uygulamalar yapılırken de genelde herbisitler kaplama ilaçlama şeklinde tüm alana (toprağa ya da bitkinin üzerine) uygulanmaktadır. Dolayısıyla yabancı otun olmadığı yerlere de ilaç düşmektedir. Bu da gereğinden fazla ve hedef dışına ilaç atılmasına sebep olmaktadır.  Bunun sonucunda insan ve çevre sağlığı ciddi şekilde tehdit edilmekte, su kaynakları kirlenmekte, hedef dışı organizmalar zarar görmekte ve benzeri birçok olumsuzluk meydana gelmektedir. Bu olumsuzlukları en aza indirebilmek için daha az zararlı ve fakat etkili alternatif metodların kullanılması zorunlu hale gelmiştir. Belirli bir alana özgü (site spesifik)  uygulama esasına dayanan robotik yabancı ot kontrolü bu alternatif metodlardan birisidir. Bu yöntemde robot olarak tanımlayabileceğimiz, uzaktan algılama veya sensör teknolojilerine sahip araçlar kullanılmaktadır. Sistemin nasıl çalıştığını anlamak için bazı teknik terimlerin tanımlanması gerekir.

Değişken Düzeyli Uygulama (DDU) (Variable Rate Application)

Robotlarla yabancı ot kontrolünün temeli DDU’ya dayanmaktadır. Önce değişken (arazide bulunan yabancı otlar), sonra girdiler (herbisit, alev, lazer vb.) belirlendikten sonra bu değişkenlik dikkate alınarak ihtiyaç duyulan yere ihtiyaç duyulan miktarda uygulama yapmaya DDU denir. DDU ile yabancı otların arazi üzerindeki dağılımına bakılarak sadece yabancı otların bulunduğu bölgelere uygulama yapılmakta, diğer alanlar ise uygulamanın olumsuz etkilerinden korunmaktadır.  Robotik yabancı ot kontrolünde kullanılan iki farklı DDU metodu vardır.

1- Harita Esaslı (Map Based) DDU ile Yabancı Ot Kontrolü

Bu sistemde yabancı ot mücadelesi iki aşamada gerçekleşmektedir. İlk olarak arazide yabancı otların bulunduğu noktaların haritası çıkartılır. Bunun için üzerinde uydu esaslı konum belirleme sistemi bulunan bir arazi aracı ile veya küçük arazilerde GPS ile yürünerek tarlanın değişik kısımlarında bulunan yabancı otların haritası çıkarılır.  Böylece arazide yabancı otların bulunduğu kısımlar işaretlenmiş olur. Daha sonra, veri tabanına söz konusu uygulama haritası yüklenmiş DDU sistemi bulunan bir pülverizatörle veya bu iş için özel olarak geliştirilmiş bir araç (robot) ile arazide sadece yabancı otun bulunduğu noktalara uygulama (herbisit, alev, lazer, vb.) yapılır.

Harita esaslı uygulama yapılırken mutlaka küresel navigasyon uydu sistemleri (GNSS) ‘nden yararlanılır. GLONASS, Galileo, Beideu/Compass, IRNSS gibi çeşitli GNSS sistemleri bulunmasına rağmen en yaygın olarak kullanılan sistem ABD tarafından geliştirilmiş olan GPS’dir.

2- Algılayıcı (Sensör) Esaslı DDU ile Yabancı Ot Mücadelesi

Bu yöntemde yabancı ot bulunan kısımların yani değişkenliğin belirlenmesi ve herbisit, lazer, alev gibi girdilerin uygulanması aynı anda gerçekleşmektedir. Yabancı otlarla mücadele amacıyla geliştirilen sensör esaslı sistemlerin bünyesinde bulunan bir algılayıcı (genellikle sistemin önünde bulunur) yabancı otların yerini anlık olarak tespit etmekte ve bu bilgiyi arka tarafta bulunan bilgisayardan aldığı sinyallere göre açma/kapama esasına dayalı olarak çalışan uygulama bölümüne iletmektedir. Bu bölüm de yabancı otun var olduğu sinyalini aldığı zaman uygulanacak olan girdiyi anlık olarak istenilen alana yani yabancı otun bulunduğu bölgeye uygulamaktadır. Kısacası; algılayıcı esaslı çalışan sistemler arazide sıra üzerinde dolaşarak saniyeden daha kısa sürede kültür bitkileri arasındaki yabancı otları tespit etmekte ve üzerine uygulama yapabilmektedirler.  Bu yöntemde kendi arasında iki kısma ayrılır.

2.1. Yansıma (Reflection) Esaslı Optik Algılayıcılardan Yararlanılarak Yabancı Ot Kontrolü

Her cismin, üzerine gelen ışığı yansıtma oranı birbirinden farklıdır. İşte bu özellikten yararlanılarak geliştirilen sistemlerde, bir ışık kaynağı ve cisimlerden yansıyan ışığı (elektromanyetik spektrum) algılayan cihazlar bulunmaktadır. Böylece bir tarlada toprak, kültür bitkisi ve yabancı ot birbirinden ayırt edilebilmektedir. Neticede kültür bitkisinden farklı yansıma karakterine sahip diğer bitkiler yani yabancı otlar kolayca tespit edilmekte ve üzerlerine uygulama yapılabilmektedir.

2.2. Kamera Sisteminden Yararlanarak Görüntü İşleme (Image Processing) İle Yabancı Ot Kontrolü

Bu tip sistemlerin esası yabancı otun şekli ile kültür bitkisinin şeklinin kamera görüntüsünden yararlanılarak bilgisayar ortamında ayırt edilmesi esasına dayanmaktadır. İlk olarak sistemin önünde bulunan bir kamera ile alan taranır ve alandaki kültür bitkisi ve yabancı otların ham görüntüsü elde edilerek bilgisayar ortamına aktarılır. Bilgisayar ortamında yabancı ot ve kültür bitkisi arasındaki ikili görüntü; şekil, renk vb. morfolojik özelliklerinden yararlanarak analiz edilir. Daha sonra yabancı ot ve kültür bitkisinin her bir özelliği ayrı ayrı çıkarılarak aralarındaki ayrım yapılır ve kültür bitkilerinin aralarındaki yabancı otların yerleri tespit edilir. Yabancı otların yeri tespit edildikten sonra sistemin arkasında bulunan uygulama bölgesine iletilen sinyallerle hedef noktaya uygulama yapılır.

Sonuç

90’lı yıllardan bu yana gerek harita esaslı yöntemle gerekse sensör bazlı sistemlerle değişken düzeyli yabancı ot mücadelesi konusunda birçok araştırma yapılmış ve başarılı sonuçlar alınmıştır. Ancak bugün için söz konusu yöntemin pratikte yaygın olarak kullanıldığı söylemek mümkün değildir. Ülkemizde de henüz araştırma seviyesindedir. Bu iki yöntem içerisinde, sensör tabanlı sistemlerin, yabancı otu arazide anlık olarak tanıması ve üzerine uygulama yapması büyük avantaj sağlamaktadır. Harita esaslı sistemlerde, yöntemin iki aşamalı çalışması ve arazide her bir yabancı otun GPS ile yerinin tespit edilmesi gibi büyük bir iş gücü gerektirmesi ve ayrıca haritanın çıkarılması ile uygulama arasında geçen süre zarfında, yeni yabancı ot çıkışlarının olması ve bunların göz ardı edilmesi gibi sıkıntıları mevcuttur. Kültür bitkisi içerisinde ki yabancı otlara karşı uygulanacak mücadelede, sensör bazlı sistemler daha kullanışlıdır. Söz konusu yöntemlerin her ikisi de atılan ilaç miktarını ya da uygulanan diğer girdileri önemli ölçüde azaltmaktadır. Çevre duyarlılığının arttığı toplumlarda, hassas tarım teknolojilerinin gelişmesine paralel olarak pestisit ve diğer girdi kullanımını azaltan robotik mücadele yöntemlerinin de gelişeceği ve yaygınlaşacağı bir gerçektir.

Kaynak: ÇAVUŞOĞLU, O. KİTİŞ, Y.E. 2014. Robotlarla Yabancı Ot Kontrolü. Agrotime, 12, 78-79.

İndir

İndir


Makalenin Yazımında Yararlanılan Kaynaklar

Biller R.H.,1998. Reduced İnput of Herbicides by use of Optoelectronic Sensor. Journal of Agricultural Engineering Recearch, 71(4): 357-362

Feyaerts, F., and Gool, L.V., 2001. Multi-spectral vision system for weed detection. Pattern Recognition Letters, 22: 667-674.

Keskin M., S.G. Keskin.,2012. Hassas Tarım Teknolojileri Mustafa Kemal Üniversitesi Yayınları No:35 212 s., Hatay.

Burgoz-Artizzu X., P., A. Ribeiro,M. Guijarro, G. Pajares, 2010. Real-time image processing for crop/weed discrimination in maize fields, Computers and Electronics in Agriculture 75, 337–346