The weed species determined in apple orchards wheat and tomato fields in Isparta province and their some botanical features

13 11 2018

Yasin Emre KİTİŞ (1)        Hasan ÖZÇELİK (2)

(1) Cukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bitki Koruma Bölümü, Adana

(2) Suleyman Demirel Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü,  Isparta

pdf1

İndir / download





Determination of weed species their observation frequencies and densities in wheat fields in Isparta province of Turkey

13 11 2018

Yasin Emre KİTİŞ  ( 1 ) Özhan BOZ  ( 2 )

(1) Çukurova Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Adana

(2) Adnan Menderes Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Aydın

Summary

The study was carried out to determine the weed species in wheat fields in Isparta province of Turkey in 2001. Observations were done in 114 wheat fields located in five different sub-regions. Weed species found in a 1 m2 frame thrown 4 times in 1 da area were identified and counted in order to determine the density, frequency and ground covers of weeds.

As a result of the survey in wheat fields, a total of 166 weed taxa belonging to 24 different families were identified. These included 1 cryptogame, 2 monocotyledoneous and 21 dicotyledoneous species. Among the weed species recorded Secale cereale L. was defined as the most common species with a frequency of 86.84 % , followed by Convolvulus arvensis L. and Centaurea depressa Bieb. with a frequency of 77.19 %  and 56.14 %  respectively.

Key Words : Weed, wheat, Isparta, survey

ÖZET

Çalışma Isparta ili buğday ekim alanlarındaki yabancı otların, rastlama sıklıklarının, yoğunluklarının ve kaplama alanlarının belirlenmesi amacıyla 2001 yılında yürütülmüştür. Isparta ili 5 bölgeye ayrılarak toplam 114 buğday ekim alanında survey yapılmıştır. Her tarlada o tarlayı temsil edecek şekilde seçilen 1 dekarlık alan içerisinde 4 kez 1 m2’lik çember kullanılarak yabancı otlar sayılmış, m2 deki yoğunlukları, kaplama alanları ve rastlama sıklıkları belirlenmiştir.

Çalışma sonucunda Isparta ili buğday ekim alanlarında 1 tohumsuz, 2 tek çenekli (monokotiledon) ve 21 çift çenekli (dikotiledon) olmak üzere 24 familyaya ait 159’u tür, 7’si cins düzeyinde toplam 166 yabancı ot taksonu saptanmıştır. Bu türlerden Secale cereale L. % 86.84’lük rastlama sıklığı ile en çok rastlanan yabancı ot türü olurken, % 77.19 rastalama sıklığı ile Convolvulus arvensis L. 2. ve % 56.14 rastalama sıklığı ile Centaurea depressa Bieb. 3. sırada yer almıştır.

 Anahtar Kelimeler : Yabancı ot, buğday, Isparta, survey

pdf1

İndir / download





Determination of The Weed Species, Their Observation Frequencies and Densities, in Tomato Fields in Isparta Province of Turkey

2 11 2018

Abstract 

The study was carried out to determine the weed species, their observation frequency, density and ground covers in tomato fields in Isparta province of Turkey in 2000 and 2001. Surveys were done in 154 tomato fields. On each field, four 1 m2 areas were observed weeds within these areas were identified and counted. The frequency and density of weed species were then calculated. As a result of the survey in tomato fields, a total of 167 weed species belonging to 33 different families were identified. These  included 1 cryptogame, 1 monocotyledoneous and 31 dicotyledoneous species. Among the weed species recorded Amaranthus retroflexus L. was defined as the most common species with a frequency of 94.81 %, followed by Chenopodium album L. and Convolvulus arvensis L. with a frequency of 77.19 % and 56.14 % respectively.

Keywords : Weed, tomato, survey, Isparta

Isparta ili domates ekim alanlarındaki yabancı otların, yaygınlık ve yoğunluklarının saptanması

Özet 

Çalışma Isparta ili domates ekim alanlarındaki yabancı otların, rastlama sıklıklarının, yoğunluklarının ve kaplama alanlarının belirlenmesi amacıyla 2000 ve 2001 yıllarında yürütülmüştür. İlçe bazında ekim alanları dikkate alınarak ve bölgeyi temsil edecek şekilde seçilen toplam 154 domates ekim alanında survey yapılmıştır. Her tarlada, o tarlayı temsil edecek şekilde 4 kez 1m2’lik çerçeve kullanılarak, yabancı otlar sayılmış, m2’deki yoğunlukları ve kaplama alanları belirlenmiştir. Çalışma sonucunda Isparta ili domates ekim alanlarında 1 tohumsuz, 1 tek çenekli (monokotiledon) ve 31 çift çenekli (dikotiledon) olmak üzere 33 familyaya ait toplam 167 yabancı ot türü saptanmıştır. Bu türlerden Amaranthus retroflexus L. % 94.81’lik rastlama sıklığı ile en çok rastlanan yabancı ot türü olurken, % 90.91 rastlama sıklığı ile Chenopodium album L. 2. ve % 75.97 rastalama sıklığı ile Convolvulus arvensis L. 3. sırada yer almıştır.

Anahtar Kelimeler : Yabancı ot, domates, Isparta

pdf1

İndir / download





Adi Fiğin (Vicia sativa L.) Bazı Yabancı Otların Çimlenmesi ve Gelişmesi Üzerine Allelopatik Etkileri

19 04 2017

Allelopathic Effects of Common Vetch (Vicia sativa L.) on Germination and
Development of Some Weed Species

Kaynak: KİTİŞ, Y.E., KOLÖREN, O., UYGUR, F.N., 2016. Adi Fiğin (Vicia sativa L.) Bazı Yabancı Otların Çimlenmesi ve Gelişmesi Üzerine Allelopatik Etkileri. Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü Dergisi, 25(1): 100-106.

İndir / download





Patateste Canavar Otu Problemi

18 04 2017

Yrd. Doç. Dr. Yasin Emre KİTİŞ

Akdeniz Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Antalya

Patates ülkemizde ve dünyada en fazla tüketilen temel besin kaynaklarından biridir. Besin değerinin yüksek oluşunun yanı sıra, endüstri amaçlı kullanımı da patatesin önemi artırmaktadır. Patates yetiştiriciliğinde, bazı virüs hastalıkları ve patates böceği gibi zararlılar üretimi sınırlayan önemli faktörlerdendir. Ancak patatesin en az bunlar kadar zararlı bir başka düşmanı vardır. Canavar otu adını verdiğimiz tam parazit bitki olan Orobanche türleri bugün patates üretimini tehdit eden önemli unsurların başında gelmektedir. Orobanche cinsi, tümü tam parazit olan 100’ün üzerinde tür içerir, fakat bunlardan çok azı ekonomik olarak önemlidir. Ülkemizde 36 türü bilinen canavar otunun dört türü ekonomik olarak önemlidir. Bunlardan patateste sorun olan canavar otu türleri; mavi çiçekli canavar otu (O. ramosa L.) ve mısırlı canavar otu (O. aegyptiaca Pers.) adı verilen türlerdir. Bu parazit bitkiler tohumla çoğalırlar ve çimlendikten sonra emeç adı verilen yapılar yardımıyla konukçu bitkinin köklerine yapışır ve epidermisi delerek içeri girerler. Konukçu bitkinin köklerinden giriş yapan canavar otu, iletim demetlerinden su, mineral madde ve fotosentez ürünlerini sömürmeye başlar. Konukçu bitki içerisinde adeta bir kanser gibi giderek büyür, gelişir ve kendi yapı ve organlarını oluşturur. Bu şekilde patatesi son derece zayıf düşürür ve hatta yumru oluşumunu tamamen engelleyebilir. Canavar otunun yoğun olduğu patates tarlalarında verim kaybının %100’e ulaşabildiği belirtilmiştir [1]. Ülkemizde özellikle yayla kesiminde yapılan patates yetiştiriciliğinde canavar otu problemine rastlandığı gözlenmektedir. Bununla ilgili ilk kayıt Ödemiş (İzmir) ilçesinin yayla kesimindeki (Bozdağ) patates tarlalarına aittir [2]. Daha sonra Şuhut (Afyonkarahisar) ilçesinin yoğun patates yetiştiriciliği yapılan bazı köylerinde canavar otunun (O. ramosa) önemli ölçüde sorun olduğu ve bu konuda üreticilerden gelen yoğun şikâyetlerin bulunduğu belirlenmiştir [3]. Yine ülkesel canavar otu projesi kapsamında yapılan survey çalışmaları neticesinde Niğde, Nevşehir, Tokat ve Ordu illerinde ki patates tarlalarında da O. ramosa’ya rastlandığı bilinmektedir [4]. Yüksek kesimlerde bulunan diğer bölgelerde ki patates tarlalarında da canavar otunun problem olma ihtimali yüksektir. Ancak bu konuda daha ayrıntılı saha çalışmalarına ihtiyaç vardır.

Patateste Görülen Canavar Otu Türlerinin Özellikleri

Ülkemizde patates tarlalarında görülen her iki canavar otu türü de görünüş bakımından birbirine benzer. Bu türlerin en dikkat çekici özelliği çiçek rengi olup, en çok mavi-eflatun renginde olur. Çiçek rengi bitkinin bulunduğu yere ve ortam şartlarına göre değişiklik gösterebilir. Beyaza yakın açık lavanta renginden mora kadar değişiklik gösterebilir (Şekil 1). Bilindiği üzere bu tür bitkilerin kökleri yoktur ve konukçu bitkinin (patates) köküne kaynaşmış vaziyettedir. Toprak yüzeyine çıkan, gövde adını verebileceğimiz yapılar genelde dallanma gösterir ve gruplar halinde çıkar. Tohumlar kapsül adını verdiğimiz yapılar içerisinde oluşur ve tek bir bitki 10 binin üzerinde tohum oluşturabilir. Tohum kabuğu oldukça kalın olup, olumsuz çevre şartlarına oldukça dayanıklıdır. Bu sayede, tohumları toprakta 10-12 yıl canlılığını yitirmeden kalabilir ve konukçusu olan bitki türü tekrar ekildiğinde çimlenerek enfekte eder.

Canavar Otları İle Mücadele

  • Canavar otlarının temiz alanlara bulaşmasını engellemek çok önemlidir. Çünkü bulaştıktan sonra o alandan tamamen arındırmak çok zordur. Bu türler en fazla tarım aletleri ile taşınmaktadır. Bu nedenle enfekteli alanda çalışan alet ve ekipmanın mutlaka temizlenmesi gerekmektedir. Özellikle traktör lastiklerine yapışan toprakla, çok sayıda tohum taşınmaktadır. Tohumları çok küçük olduğu için kültür bitkisi tohumları ile karışabilmektedir. Bu nedenle temiz ve sertifikalı tohum kullanmak gerekir.
  • Çok bulaşık tarlalarda derin sürüm (45-50 cm) yapılarak, canavar otu tohumlarının dibe düşmesi sağlanabilir. Hafif bünyeli (kumlu) topraklarda bu yöntem daha başarılı sonuç vermektedir.
  • Parazit yabancı otlarla mücadelede en etkili yollardan biri dayanıklı çeşit kullanmaktır. Bakla, mercimek, nohut ve ayçiçeğinde (özellikle yağlık çeşitler) dayanıklı çeşitler bulunmakla birlikte, maalesef bugün için patateste canavar otuna dayanıklı bir çeşit söz konusu değildir.
  • Özellikle küçük alanlarda toprak yüzeyine çıkan canavar otu sürgünleri tohum bağlamadan elle toplanıp, yakılmalıdır. Bu sayede binlerce tohumun toprağa dökülmesi ve daha sonra ki yıllarda canavar otu yoğunluğunun artması engellenmiş olur.
  • Tuzak ya da yakalayıcı bitkiler ekmek, canavar otlarının topraktaki tohum miktarını azaltır. Tuzak bitkiler canavar otunun konukçusu olmadığı halde tohumlarının çimlenmesini teşvik eden türlerdir. Konukçu kültür bitkisi ekilmeden önce bu bitkiler ekilerek, tohumların çimlenmesi sağlanır. Çimlenen tohumlar tuzak bitkiyi enfekte edemediği için kısa bir süre sonra ölür. Yaptığımız çalışmalarda yazlık olarak mısırın (Zea mays) kışlık olarak ise yulafın (Avena sativa) canavar otu tohumlarının çimlenmesini en fazla teşvik ettiği saptanmıştır [5]. Keten (Linum usitatissimum) bitkisi de bu amaçla kullanılmaktadır. Yakalayıcı bitkiler ise canavar otunun konukçusudur. Bu bitkiler ekildikten 6-8 hafta sonra sürülerek toprağa karıştırılır. Böylece canavar otu tohum bağlayamadan elimine edilir. Yakalayıcı bitkilerden beklenen sonucun alınabilmesi için oldukça sık ekim yapılması gerekir.
  • Canavar otunun konukçusu olmayan kültür bitkilerinin ekim nöbetine alınması, topraktaki tohum rezervinin azaltılmasında kısmen etkilidir. Ancak canavar otu tohumları 10 yıldan fazla toprakta canlı kalmaktadır. Bu nedenle, ekim nöbeti içerisine tuzak bitkilerin alınması mücadele şansını artırır.
  • Sıcak bölgelerde yapılan solarizasyon uygulamaları canavar otu tohumlarının canlılığını yitirmesinde etkili olmaktadır. Ancak sırta dikim yapılıyorsa sırtların solarizasyondan önce yapılması ve solarizasyondan sonra toprağın karıştırılmaması son derece önemlidir.
  • Canavar otlarının ilaçlı mücadelesi ile ilgili çok sayıda araştırma yapılmış olup, rimsulfuron gibi çeşitli herbisitlerin etkinliğinden bahsedilmektedir. Ancak ülkemizde tütün, ayçiçeği ve kırmızı mercimek dışında canavar otlarına karşı ruhsatlı bir herbisit bulunmamaktadır.
  • Canavar otlarının biyolojik mücadelesinde bazı böcek (Phytomyza orobanchia) ve fungus türlerinin (Fusarium oxysporum) ümitvar sonuçlar verdiği bildirilmektedir [6,7].
  • Yukarıda sayılan mücadele yöntemlerinin mümkün olduğunca birlikte entegre edilerek uygulanması başarı şansını artırmaktadır.

Kaynak: KİTİŞ, Y.E. 2015. Patateste Canavar Otu Problemi. Agrotime, 13, 24-25. Makalenin orjinalini indirmek için tıklayınız.

Kaynaklar
[1] Dongola, G.M., 2008. Orobanche problems and management in vegetable crops in Khartoum state. Sudan Academy of Sciences, Sudan, PhD thesis, 72 p.
[2] Nemli, Y., Demirkan, H., Türkseven, S., Kaçan, K., Uludağ, A., 2004. Ege bölgesi patates alanlarında canavar otu (Orobanche spp.) sorunu, yoğunluğunun saptanması ve bazı mücadele önerileri. Türkiye I. Bitki Koruma Kongresi, 254. S
[3] Kitiş, Y.E., Akkaya, A., 2013. Şuhut (Afyonkarahisar) İlçesi Patates Dikim Alanlarında Görülen Canavar Otu Türlerinin Yaygınlık ve Yoğunluklarının Belirlenmesi ve Yapılmakta Olan Bazı Tarımsal Uygulamaların Canavar Otu Problemine Etkisinin Araştırılması. Patates Zararlı Organizmaları Sempozyumu, 4-7 Kasım 2013 Ankara, 26.s.
[4] Aksoy, E., Arslan, Z.F., Arslan, M., Başaran, S., Boz, Ö., Bozdoğan, O., Bükün, B., Büyükkarakuş, L., Doğan, M.N., Eymirli, S., Işık, D., Kadıoğlu, İ., Kaya, E., Koloren, O., Mennan, H., Öğüt, D., Ozaslan, C., Ruşen, M., Temel, N., Tetik, Ö., Tursun, N., Uygur, S., Uygur, F.N., Üstüner, T., Üremiş, İ., Yazlık, A., 2011. Türkiye’de canavar otu türlerinin (Orobanche spp.) dağılımlarının haritalanmasıyla ilgili araştırmalar. Türkiye IV. Bitki Koruma Kongresi, 146. s
[5] Kitiş, Y.E., Grenz, J., Sauerborn, J., 2011. Canavar Otu (Orobanche spp.) Tohumlarının Çimlenmesi Üzerine Bazı Tahıl Kök Salgılarının Teşvik Edici Özelliğinin Araştırılması. Türkiye IV. Bitki Koruma Kongresi, 147.s
[6] Kohlschmid, E., Sauerborn, J., Müller-Stöver, D., 2009. Impact of Fusarium oxysporum on the holoparasitic weed Phelipanche ramosa: biocontrol efficacy under field-grown conditions. Weed Research, 49(1), 56-65.
[7] Klein, O., Kroschel, J., 2002. Biological control of Orobanche spp. with Phytomyza orobanchia, a review. BioControl, 47, 245-277.




Robotlarla Yabancı Ot Kontrolü

30 12 2014

Osman ÇAVUŞOĞLU    &    Yasin Emre KİTİŞ

Akdeniz Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, Antalya


Yabancı otlar tarımsal üretimde ki en önemli problemlerden birini teşkil etmekte ve kültür bitkilerinde önemli verim ve kalite kayıplarına sebep olmaktadır.  Bu nedenle yabancı otlarla mücadele amacıyla geliştirilmiş çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Tarım alanlarında yabancı ot mücadelesi amacıyla uygulamasının kolay olması, kısa sürede etki göstermesi, insan işgücünü azaltması gibi nedenlerden dolayı en fazla kimyasal mücadele metodları (herbisitler-ot ilaçları) tercih edilmektedir. Ancak bu uygulamalar yapılırken de genelde herbisitler kaplama ilaçlama şeklinde tüm alana (toprağa ya da bitkinin üzerine) uygulanmaktadır. Dolayısıyla yabancı otun olmadığı yerlere de ilaç düşmektedir. Bu da gereğinden fazla ve hedef dışına ilaç atılmasına sebep olmaktadır.  Bunun sonucunda insan ve çevre sağlığı ciddi şekilde tehdit edilmekte, su kaynakları kirlenmekte, hedef dışı organizmalar zarar görmekte ve benzeri birçok olumsuzluk meydana gelmektedir. Bu olumsuzlukları en aza indirebilmek için daha az zararlı ve fakat etkili alternatif metodların kullanılması zorunlu hale gelmiştir. Belirli bir alana özgü (site spesifik)  uygulama esasına dayanan robotik yabancı ot kontrolü bu alternatif metodlardan birisidir. Bu yöntemde robot olarak tanımlayabileceğimiz, uzaktan algılama veya sensör teknolojilerine sahip araçlar kullanılmaktadır. Sistemin nasıl çalıştığını anlamak için bazı teknik terimlerin tanımlanması gerekir.

Değişken Düzeyli Uygulama (DDU) (Variable Rate Application)

Robotlarla yabancı ot kontrolünün temeli DDU’ya dayanmaktadır. Önce değişken (arazide bulunan yabancı otlar), sonra girdiler (herbisit, alev, lazer vb.) belirlendikten sonra bu değişkenlik dikkate alınarak ihtiyaç duyulan yere ihtiyaç duyulan miktarda uygulama yapmaya DDU denir. DDU ile yabancı otların arazi üzerindeki dağılımına bakılarak sadece yabancı otların bulunduğu bölgelere uygulama yapılmakta, diğer alanlar ise uygulamanın olumsuz etkilerinden korunmaktadır.  Robotik yabancı ot kontrolünde kullanılan iki farklı DDU metodu vardır.

1- Harita Esaslı (Map Based) DDU ile Yabancı Ot Kontrolü

Bu sistemde yabancı ot mücadelesi iki aşamada gerçekleşmektedir. İlk olarak arazide yabancı otların bulunduğu noktaların haritası çıkartılır. Bunun için üzerinde uydu esaslı konum belirleme sistemi bulunan bir arazi aracı ile veya küçük arazilerde GPS ile yürünerek tarlanın değişik kısımlarında bulunan yabancı otların haritası çıkarılır.  Böylece arazide yabancı otların bulunduğu kısımlar işaretlenmiş olur. Daha sonra, veri tabanına söz konusu uygulama haritası yüklenmiş DDU sistemi bulunan bir pülverizatörle veya bu iş için özel olarak geliştirilmiş bir araç (robot) ile arazide sadece yabancı otun bulunduğu noktalara uygulama (herbisit, alev, lazer, vb.) yapılır.

Harita esaslı uygulama yapılırken mutlaka küresel navigasyon uydu sistemleri (GNSS) ‘nden yararlanılır. GLONASS, Galileo, Beideu/Compass, IRNSS gibi çeşitli GNSS sistemleri bulunmasına rağmen en yaygın olarak kullanılan sistem ABD tarafından geliştirilmiş olan GPS’dir.

2- Algılayıcı (Sensör) Esaslı DDU ile Yabancı Ot Mücadelesi

Bu yöntemde yabancı ot bulunan kısımların yani değişkenliğin belirlenmesi ve herbisit, lazer, alev gibi girdilerin uygulanması aynı anda gerçekleşmektedir. Yabancı otlarla mücadele amacıyla geliştirilen sensör esaslı sistemlerin bünyesinde bulunan bir algılayıcı (genellikle sistemin önünde bulunur) yabancı otların yerini anlık olarak tespit etmekte ve bu bilgiyi arka tarafta bulunan bilgisayardan aldığı sinyallere göre açma/kapama esasına dayalı olarak çalışan uygulama bölümüne iletmektedir. Bu bölüm de yabancı otun var olduğu sinyalini aldığı zaman uygulanacak olan girdiyi anlık olarak istenilen alana yani yabancı otun bulunduğu bölgeye uygulamaktadır. Kısacası; algılayıcı esaslı çalışan sistemler arazide sıra üzerinde dolaşarak saniyeden daha kısa sürede kültür bitkileri arasındaki yabancı otları tespit etmekte ve üzerine uygulama yapabilmektedirler.  Bu yöntemde kendi arasında iki kısma ayrılır.

2.1. Yansıma (Reflection) Esaslı Optik Algılayıcılardan Yararlanılarak Yabancı Ot Kontrolü

Her cismin, üzerine gelen ışığı yansıtma oranı birbirinden farklıdır. İşte bu özellikten yararlanılarak geliştirilen sistemlerde, bir ışık kaynağı ve cisimlerden yansıyan ışığı (elektromanyetik spektrum) algılayan cihazlar bulunmaktadır. Böylece bir tarlada toprak, kültür bitkisi ve yabancı ot birbirinden ayırt edilebilmektedir. Neticede kültür bitkisinden farklı yansıma karakterine sahip diğer bitkiler yani yabancı otlar kolayca tespit edilmekte ve üzerlerine uygulama yapılabilmektedir.

2.2. Kamera Sisteminden Yararlanarak Görüntü İşleme (Image Processing) İle Yabancı Ot Kontrolü

Bu tip sistemlerin esası yabancı otun şekli ile kültür bitkisinin şeklinin kamera görüntüsünden yararlanılarak bilgisayar ortamında ayırt edilmesi esasına dayanmaktadır. İlk olarak sistemin önünde bulunan bir kamera ile alan taranır ve alandaki kültür bitkisi ve yabancı otların ham görüntüsü elde edilerek bilgisayar ortamına aktarılır. Bilgisayar ortamında yabancı ot ve kültür bitkisi arasındaki ikili görüntü; şekil, renk vb. morfolojik özelliklerinden yararlanarak analiz edilir. Daha sonra yabancı ot ve kültür bitkisinin her bir özelliği ayrı ayrı çıkarılarak aralarındaki ayrım yapılır ve kültür bitkilerinin aralarındaki yabancı otların yerleri tespit edilir. Yabancı otların yeri tespit edildikten sonra sistemin arkasında bulunan uygulama bölgesine iletilen sinyallerle hedef noktaya uygulama yapılır.

Sonuç

90’lı yıllardan bu yana gerek harita esaslı yöntemle gerekse sensör bazlı sistemlerle değişken düzeyli yabancı ot mücadelesi konusunda birçok araştırma yapılmış ve başarılı sonuçlar alınmıştır. Ancak bugün için söz konusu yöntemin pratikte yaygın olarak kullanıldığı söylemek mümkün değildir. Ülkemizde de henüz araştırma seviyesindedir. Bu iki yöntem içerisinde, sensör tabanlı sistemlerin, yabancı otu arazide anlık olarak tanıması ve üzerine uygulama yapması büyük avantaj sağlamaktadır. Harita esaslı sistemlerde, yöntemin iki aşamalı çalışması ve arazide her bir yabancı otun GPS ile yerinin tespit edilmesi gibi büyük bir iş gücü gerektirmesi ve ayrıca haritanın çıkarılması ile uygulama arasında geçen süre zarfında, yeni yabancı ot çıkışlarının olması ve bunların göz ardı edilmesi gibi sıkıntıları mevcuttur. Kültür bitkisi içerisinde ki yabancı otlara karşı uygulanacak mücadelede, sensör bazlı sistemler daha kullanışlıdır. Söz konusu yöntemlerin her ikisi de atılan ilaç miktarını ya da uygulanan diğer girdileri önemli ölçüde azaltmaktadır. Çevre duyarlılığının arttığı toplumlarda, hassas tarım teknolojilerinin gelişmesine paralel olarak pestisit ve diğer girdi kullanımını azaltan robotik mücadele yöntemlerinin de gelişeceği ve yaygınlaşacağı bir gerçektir.

Kaynak: ÇAVUŞOĞLU, O. KİTİŞ, Y.E. 2014. Robotlarla Yabancı Ot Kontrolü. Agrotime, 12, 78-79.

İndir

İndir


Makalenin Yazımında Yararlanılan Kaynaklar

Biller R.H.,1998. Reduced İnput of Herbicides by use of Optoelectronic Sensor. Journal of Agricultural Engineering Recearch, 71(4): 357-362

Feyaerts, F., and Gool, L.V., 2001. Multi-spectral vision system for weed detection. Pattern Recognition Letters, 22: 667-674.

Keskin M., S.G. Keskin.,2012. Hassas Tarım Teknolojileri Mustafa Kemal Üniversitesi Yayınları No:35 212 s., Hatay.

Burgoz-Artizzu X., P., A. Ribeiro,M. Guijarro, G. Pajares, 2010. Real-time image processing for crop/weed discrimination in maize fields, Computers and Electronics in Agriculture 75, 337–346





Farklı Dozlarda Alev Uygulamasının Bazı Yabancı Ot Türlerine Etkisinin Belirlenmesi

11 02 2014

Türkiye V. Bitki Koruma Kongresi

3-5 Şubat 2014, Antalya

Farklı Dozlarda Alev Uygulamasının Bazı Yabancı Ot Türlerine Etkisinin Belirlenmesi

Yasin Emre KİTİŞ1*          Sadullah EKİNCİ2

1 Akdeniz Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, ANTALYA

2 Süleyman Demirel Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, ISPARTA

* Sorumlu yazar: emrekitis@yahoo.com

Bazı önemli yabancı ot türlerinin farklı dozlarda alev uygulamasına karşı reaksiyonlarının belirlenmesi amacıyla yürütülen çalışmada, 10 farklı yabancı ot türü (Anthemis arvensis, Carduus pycnocephalus, Polygonum aviculare, Knautia integrifolia, Xanthium strumarium, Conyza canadensis, Lactuca serriola, Chenopodium album, Amaranthus retroflexus, Sonchus asper) ile çalışılmıştır. Her tür için farklı olmak üzere, aynı gelişme dönemindeki yabancı ot türleri, boş arazide yoğun olarak bulundukları alanlarda işaretlenmiştir. Çalışmada, prototip olarak geliştirilen, elde taşınır, sabit basınç ayarlı alevleme makinesi kullanılarak 6.3 kg/da, 12.5 kg/da, 18.7 kg/da, 25.0 kg/da ve 31.2 kg/da dozda alev (LPG) uygulaması yapılmıştır. Şahit uygulama olarak glyphosate etkili maddeli herbisit, yabancı ot türüne göre önerilen dozda (300-600 ml/da), alevleme ile eş zamanlı olarak uygulanmıştır. Deneme tesadüf parselleri deneme desenine göre 10 tekerrürlü ve tek tekrarlı olarak kışlık ve yazlık türler için iki ayrı dönemde (Mart ve Temmuz) kurulmuştur. Uygulamadan sonraki 1., 3., 7. ve 14. günlerde gözlem alınarak, uygulamaların etkisi (%) görsel olarak değerlendirilmiş, son gözlemle birlikte bitkilerin toprak üstü aksamı hasat edilerek, 65 °C de 72 saat süreyle kurutulmuş ve kuru ağırlıkları belirlenmiştir. Elde edilen bulgulara göre A. retroflexus, C. album, C. canadensis ve X. strumarium alev uygulamasının tüm dozlarında %100 oranında kontrol edilmiş, alevlemeye karşı en dayanıklı türün C. pycnocephalus olduğu tespit edilmiştir. Denemeye alınan bütün türlerin kuru ağırlık ortalamaları dikkate alındığında uygulanan alev dozlarına göre sırasıyla % 84, % 87, % 93, % 94 ve % 95 oranında kontrole oranla azalma meydana geldiği belirlenmiştir.

Anahtar Kelimeler: Yabancı ot, alevleme

 Determination of the Effect of Flaming at Different Doses on Some Weed Species

 In the study which was conducted in order to determine responses of some important weed species against to flaming at different doses, 10 different weed species (Anthemis arvensis, Carduus pycnocephalus, Polygonum aviculare, Knautia integrifolia, Xanthium strumarium, Conyza canadensis, Lactuca serriola, Chenopodium album, Amaranthus retroflexus, Sonchus asper)  were studied. To be different for each species, weed species in the same developmental stage were marked in heavily populated areas of the empty fields. In the study, developed as a prototype, hand held, constant pressure adjustment flaming machine was used. The flaming (LPG) doses were 6,3 kg/da, 12,5 kg/da, 18,7 kg/da, 25,0 kg/da and 31,2 kg/da. The herbicide which active ingredient is glyphosate was used at the recommended dose (300-600 ml/da) depending on the weed species simultaneously with the flame application. The experiment was set up according to completely randomized experimental design with 10 replications and with one repetition in two different periods (March and July) for winter and summer weeds. The weed species were observed on 1st, 3rd, 7th and 14th days after treatment and the effects (%) of the applications visually evaluated. Above-ground parts of the weeds were harvested with the last observation and dried for 72 hours in 65 °C to determine dry weight. According to the results, A. retroflexus, C. album, C. canadensis and X.strumarium were controlled at 100% by all doses of flaming. C.pycnocephalus was determined as the most resistant species against to flaming. According to main dry weights of all the weed species used in the experiment, reduction occurred compared to control at 84%, 87%, 93%, 94% and 95% by flaming dose respectively.

Key Words: Weed, flaming

Kaynak: KİTİŞ Y.E., EKİNCİ, S., 2014. Farklı Dozlarda Alev Uygulamasının Bazı Yabancı Ot Türlerine Etkisinin Belirlenmesi. Türkiye V. Bitki Koruma Kongresi, 3-5 Şubat 2014, Antalya, 384. s.

İndir

İndir





Mısır Yetiştiriciliğinde Farklı Dozlarda Alev Uygulamasının Yabancı Ot Kontrolüne Etkisinin Belirlenmesi

11 02 2014

Türkiye V. Bitki Koruma Kongresi

3-5 Şubat 2014, Antalya

Mısır Yetiştiriciliğinde Farklı Dozlarda Alev Uygulamasının Yabancı Ot Kontrolüne Etkisinin Belirlenmesi

Tolga ÇOLAKOĞLU1        Yasin Emre KİTİŞ2*

1 Süleyman Demirel Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, ISPARTA

2 Akdeniz Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, ANTALYA

* Sorumlu yazar: emrekitis@yahoo.com

Deneme, SDÜ, Tarımsal Araştırma ve Uygulama Merkezi’ne ait arazide, 2013 yılında kurulmuştur. Mayıs ayının ilk haftası bir dekarlık alana mısır (Zea mays L. cv. “Dekalp”) ekimi yapılmıştır. Denemede 13 farklı uygulama yer almıştır. Alev uygulamalarında üç farklı doz (2.16, 3.24 ve 4.32 kg LPG/da) kullanılmış ve sadece sıra üzerindeki yabancı otlara uygulanmıştır. Her doz için bir kez alevleme + sıra arası çapa, sadece bir kez alevleme ve iki kez alevleme olmak üzere dokuz alev uygulaması yapılmıştır. Alevleme mısırın üç yapraklı döneminde uygulanmış, iki kez alev uygulamasında ise yedi yapraklı dönemde tekrar edilmiştir. Uygulamalar 1.8 km/h sabit hızda, traktöre entegre edilen basınç ayarlı alevleme makinesi ile yapılmıştır. Alev uygulamasıyla aynı dönemde, tek başına ve ara çapasıyla kombineli olmak üzere iki herbisit uygulaması yapılmıştır. Bu amaçla 15 g/da dozda foramsulfuron etkili maddeli herbisit kullanılmıştır. Denemede ayrıca tek başına ara çapası ve yabancı otlu kontrol uygulamaları yer almıştır. Deneme, tesadüf blokları deneme desenine göre dört tekerrürlü kurulmuştur. Uygulamaların yabancı otlar ve mısırın gelişimi üzerine etkisi periyodik gözlemlerle belirlenmiştir. Mısırın kritik periyodu içerisinde yapılan gözlemler dikkate alındığında, ara çapasıyla kombine edilen alev uygulamalarında yabancı otların kaplama alanı ortalama % 7, ara çapasıyla kombineli herbisit uygulamasında % 13, tek başına herbisit uygulamasında % 44, kontrolde ise % 81 olarak saptanmıştır. Deneme süresince yapılan tüm gözlemler dikkate alındığında, tüm uygulamaların kontrole göre yabancı otlanmayı azalttığı, en iyi sonucun ara çapasıyla kombine edilen alev uygulamalarından alındığı, bunu herbisit + ara çapası uygulamasının takip ettiği görülmüştür. Mısır bitkisinin tane verimine bakıldığında, en yüksek verim 1336 kg/da ile yüksek dozda alev + çapa uygulamasından elde edilmiş, bunu 1284 kg/da ile herbisit + çapa uygulaması takip etmiştir. Bu sonuçlar dikkate alındığında, alevlemenin kimyasal mücadeleye alternatif, etkin bir mücadele yöntemi olabileceği anlaşılmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Yabancı ot, mısır, alevleme

 Determination of the Effect of Flaming at Different Doses on Weed Control in Maize Cultivation

 The experiment was established in Agricultural Research and Application Center of Süleyman Demirel University in 2013. Maize (Zea mays L. cv. “Dekalp”) was sown in area of one decare in the first week of May. 13 different applications took part in the experiment. Three different doses (21.6, 32.4 and 43.2 kg LPG/ha) were used in flame applications and only applied on rows. Once flaming + hoeing between rows, only once flaming and twice flaming applications were performed for each dose. Flaming was applied to the three leaf period of corn and was repeated in the seven leaf period for twice flaming application. The applications were performed with pressure adjustable flame machine integrated into the tractor at 1,8 km/h constant speed. Two herbicide applications that one of them was only herbicide, another was combining with hoeing were performed at the same time of flaming. For this purpose, the herbicide including foramsulfuron as an active ingredient was used at 150 g/ha dose. The applications that only hoeing between rows and weedy control were also performed in the experiment. The experiment was established a randomized complete block design with four replications. The effects of the applications on weeds and corn development periodically observed. According to observation in critical period of maize, weed cover proportion was found mainly 7% in flaming applications combining with hoeing. Weed cover ratios in herbicide + hoeing, only herbicide and weedy control applications were found 13%, 44% and 81% respectively. According to all observations made during the experiment, all applications reduced weed population according to control. The flaming applications combining with hoeing was found the most effective treatments. The second best result was held from herbicide + hoeing application. According to grain yield values, the highest yield (13360 kg/ha) was held from high dose flame + hoeing application. The second best result (12840 kg/ha) was obtained from herbicide + hoeing application. According to these results, it is understood that flaming can be effective alternative to chemical control.

Keywords: Weed, maize, flaming

Kaynak : ÇOLAKOĞLU, T., KİTİŞ Y.E., 2014. Mısır Yetiştiriciliğinde Farklı Dozlarda Alev Uygulamasının Yabancı Ot Kontrolüne Etkisinin Belirlenmesi. Türkiye V. Bitki Koruma Kongresi, 3-5 Şubat 2014, Antalya, 382. s.

İndir

İndir





Buğday Kültüründe Bitki Paraziti Nematodlara Konukçuluk Eden Yabancı Otların Araştırılması

11 02 2014

Türkiye V. Bitki Koruma Kongresi

3-5 Şubat 2014, Antalya

Buğday Kültüründe Bitki Paraziti Nematodlara Konukçuluk Eden Yabancı Otların Araştırılması

Mehmet Ali Söğüt1*        Tolga Çolakoğlu1         Fatma Gül Göze1        Yasin Emre Kitiş2

1 Süleyman Demirel Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, ISPARTA

2 Akdeniz Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Bitki Koruma Bölümü, ANTALYA

* Sorumlu yazar: mehmetsogut@sdu.edu.tr

Buğday tarlasında bulunan yabancı otların vejetasyon süresince farklı mevsimlerde bitki paraziti nematodlara konukçuluk potansiyelleri araştırılmıştır. Çalışma, 10 da büyüklüğündeki buğday tarlasında yürütülmüş ve çalışma süresince tarlaya pestisit uygulaması yapılmamıştır. Tarla 4 eşit parsele bölünmüş ve her bir parselde buğday bitkilerinden ve yoğun olarak bulunan yabancı otlardan toprak ve kök örnekleri ilkbahar, yaz ve sonbahar dönemlerinde alınmıştır. Örnekleme, her parselin 4 farklı noktasından yapılmıştır. Nematodlar, Geliştirilmiş Baermann huni yöntemine göre analiz edilmiş ve bitki paraziti nematod yoğunlukları cins düzeyinde belirlenmiştir.  Deneme alanında 15 farklı yabancı ot türü ve Pratylenchus, Pratylenchoides, Helicotylenchus, Paratylenchus, Geocenamus ve Tylenchus nematod cinsleri tespit edilmiştir. Pratylenchus ve Pratylenchoides buğday bitkisinde tüm örnekleme dönemlerinde yüksek yoğunlukta bulunmuştur. Pratylenchus cinsi, Anthemis arvensis, Secale cereale’de yaz, Galium aparine’de ise ilkbahar örneklemesinde yoğun bulunmuştur. Pratylenchoides cinsi Acroptilon repens’te tüm örnekleme dönemlerinde, S. Cereale’de ilkbahar ve yaz örneklemesinde, G. Aperine ve Adonis aestivalis bitkilerinde ilkbaharda, Lamium amplexicaule, Bifora radians ve Silene conoidea bitkilerinde yaz örneklemesinde toprak ve köklerinde tespit edilmiştir. Ayrıca, Pratylenchoides cinsi Onobrychis viciifolia, Sinapis arvensis, A. arvensis ve Hirschfeldia incana bitkileriden alınan toprak örneklerinde düşük yoğunluklarda bulunmuştur. Ektoparazit nematodlardan Paratylenchus spp. O. viciifolia’da ilkbahar ve yaz örneklemelerinde yüksek yoğunlukta bulunmuştur. Geocenomus spp.  ise S. conoidea ve S. cereale’de yaz örneklemesinde düşük yoğunlukta popülasyon oluşturmuştur. Raphanus raphanistrum bitkisinin toprak ve kök bölgesinden alınan hiçbir örnekte bitki paraziti nematod tespit edilmemiştir. Consolida orientalis, A. aestivalis, Descurainia sophia ve Chondrilla juncea bitkilerinin toprak ve köklerinde çok düşük yoğunluklarda bitki paraziti nematod tespit edilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Konukçu uygunluğu, Bitki paraziti nematodlar, Buğday kültürü, Yabancı ot,

 Investigation of weeds hosted plant parasitic nematodes in wheat culture

 Host potential of plant parasitic nematodes on weed found in a field of wheat culture in a different season during the vegetation period was investigated in the years of 2010 and 2011. The study was carried out in a 10 da size of wheat field and no pesticide application during the study. The field was divided into four equal plots. Soil and root samples were collected from wheat and weeds found intensively in four different points of the each plot in the field in spring, summer and fall season. Plant parasitic nematodes were analyzed by using Modified Baermann Funnel Technique and counted in the genus level.Fifteen weed species and six plant parasitic nematodes were determined in intensive level in the wheat culture. The genera of Pratylenchus, Pratylenchoides, Helicotylenchus, Paratylenchus, Geocenamus and Tylenchus were found common parasitic nematodes. And also, Pratylenchus and Pratylenchoides had high densities in wheat root and soil in all season. Pratylenchus was obtained form root and soil of Anthemis arvensis and Secale cereale in summer and Galium aparine in spring season in a high density. Pratylenchoides formed high population in Acroptilon repens in all season. Pratylenchoides was also found in a high population level in S. cereale in spring and summer, in G. aperine and Adonis aestivalis in spring, in Lamium amplexicaule, Bifora radians and Silene conoidea in summer. However, Pratylenchoides had extremely low density on Onobrychis viciifolia, Sinapis arvensis, A. arvensis and Hirschfeldia incana. Ectoparasitic nematode, Paratylenchus formed in a high density population on O. viciifolia in spring and summer. Geocenomus extracted from S. conoidea and S. cereale in a low density. Plant parasitic nematodes were not detected in the root zone of Raphanus raphanistrum. Also, nematodes had the lowest density on Consolida orientalis, A. aestivalis, Descurainia sophia and Chondrilla juncea.

Key Words: Host suitability, plant parasitic nematodes, weed, wheat

Kaynak: SÖĞÜT, M.A., ÇOLAKOĞLU, T., GÖZE, F.G., KİTİŞ, Y.E., 2014. Buğday Kültüründe Bitki Paraziti Nematodlara Konukçuluk Eden Yabancı Otların Araştırılması. Türkiye V. Bitki Koruma Kongresi, 3-5 Şubat 2014, Antalya, 167. s.

İndir / download

İndir / download





Investigation of allelopathic effect of some plant oils on germination of common vetch (Vicia sativa) and redroot pigweed (Amaranthus retroflexus)

1 07 2013

16th EWRS Symposium 2013, Samsun, Turkey

Investigation of allelopathic effect of some plant oils on germination of common vetch (Vicia sativa) and redroot pigweed (Amaranthus retroflexus)

Y.E. Kitiş, Y.E. Eser
Süleyman Demirel University, Faculty of Agriculture, Plant Protection Department,
32260 Isparta, Turkey
emrekitis@sdu.edu.tr

Common vetch (Vicia sativa L.) and redroot pigweed (Amaranthus retroflexus L.) are important weed species which are problem in many crops. In this study, allelopathic effects of plant oils belonging to different plant species on seed germination of common vetch and redroot pigweed were investigated. For this purpose, 12 different plant species (anise (Illicium verum Hook.f.), fennel (Foeniculum vulgare Mill.), castor oil plant (Ricinus communis L.), mustard (Brassica alba L.), black seed (Nigella sativa L.), clove (Syzygium aromaticum (L.) Merrill & Perry), eucalyptus (Eucalyptus globulus Labill.), peppermint (Mentha piperita L.), basil (Ocimum basilicum L.), orange (Citrus sinensis (L.) Osbeck.), grapefruit (Citrus paradisi Macfad.), lemon (Citrus limon (L.) Burm.f.))’s oils obtained by steam distillation and cold pressing methods were applied at various doses on seeds of these two weed species. Twenty-five seeds for common vetch and a hundred seeds for redroot pigweed put into each nine cm diameter sterile petri dishes. Different doses (0, 5µℓ, 10µℓ and 15µℓ) of plant oils were mixed with ten ml pure water and applied to petri dishes. Seeds of common vetch and redroot pigweed left to germinate at 20 °C and 30 °C, respectively. The seeds were counted on 3rd, 5th, 7th, 10th, 14th and 19th days from the beginning of the experiment and when their radicula length reached to 0,5 cm, accepted as germinated. As a result of the experiment, Amaranthus retroflexus was determined to be more sensitive to plant oils than Vicia sativa. The all plant oils (except Ricinus communis oil) inhibited germination of Amaranthus retroflexus at different ratios. Most effective plant oil was found Syzygium aromaticum against to redroot pigweed and M. piperita, I. verum, F. vulgare and O. basilicum was followed respectively. S. aromaticum oil reduced germination of Amaranthus retroflexus by 7%, 99% and 100% at the rate of 5µℓ, 10µℓ and 15µℓ, respectively. One of the most effective species was found Mentha piperita to redroot pigweed. The oil of peppermint reduced germination by 56%, 64% and 96% at the rate of 5µℓ, 10µℓ and 15µℓ, respectively. Vicia sativa was affected by just clove and peppermint oils. Reduction of germination by clove oil at the rate of 5µℓ, 10µℓ and 15µℓ was 96%, 96% and 100% respectively. Peppermint oil caused reduction of germination by 0%, 8% and 56% at the same ratio respectively. Efficacy ratio of the other species on germination of common vetch remained between 0% – 8% level at the highest dose. In conclusion, oil of Syzygium aromaticum was found the most effective plant oil among the tested plants for both weed species and it is promising that can be used in practice. Therefore, field experiments should be done.

Kaynak (Source): KİTİŞ Y.E., ESER, Y.E., 2013. Investigation of allelopathic effect of some plant oils on germination of common vetch (Vicia sativa) and redroot pigweed (Amaranthus retroflexus) 16th European Weed Research Society Symposium, 24-27 June 2013, Samsun/Turkey 173.

Symposium web site and program: https://www.ewrs2013.org/latest-news.aspx?id=30

İndir / download

İndir / download